“Kırk yarılmamış kıl”a cevap




Milliyet'in 28 Aralık tarihli manşetindeki editoryal hatalar üzerine, Mustafa Alp Dağıstanlı'nın kaleme aldığı “Haberden kırk yarılmamış kıl çıktı!” başlıklı yazıyı YorumVesaire'de yayınlamıştık. Bu eleştirinin ardından, haberdeki imzanın sahibi Burcu Karakaş, kendisine yönelik eleştirilerle ilgili cevap gönderdi.

Editoryal hatalarla ilgili eleştirilere cevap vermesinin  doğru olmayacağını söyleyerek yazısına başlayan Karakaş'ın cevabını aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.

Öncelikle editoryal hatalar için cevap vermem doğru olmaz ancak anladığım kadarıyla gece baskısında sayfadaki isim hatası fark edilerek düzeltilmiş çünkü benim elimdeki kopyada Hatice ismi geçmiyor. Diğer kısma geçersek:

1. “Haberin bulunduğu 19. sayfada, 'Cenazeyi 10 gün almadılar' başlığı altında, 'Adı gazetelere Hatice diye yansıyan genç Hasret'in…' deniyor. Hatice diye yansıyan gazetelerden biri de — artık hepimiz alıştık, şaşırmayacağız — Milliyet!”

Milliyet de dahil olmak üzere olayın gazetelere en başından beri yansıdığı iki kaynak var: AA ve DHA. Her iki ajansta da isim Hatice olarak geçiyor. Bu nedenle Milliyet'te de ismin Hatice olarak yazılmasından doğal bir şey olamaz sanırım.

2. “Burcu Karakaş, atlayıp Batman'a gitmiş. Çok iyi. Ama haberini sonuna kadar takip etmemiş, insanlarla konuşup dönmüş. Hasret Daşlı'nın defnedilişine katılmamış. Onun için o haberi Doğan Haber Ajansı'ndan alıp koymuşlar sayfaya. Muhabirimiz kesinlikle orada olmalıydı.”

Batman'da insanlarla konuşup dönmedim. Zaten aile Diyarbakır'da yaşıyor, Batman'da konu hakkında bilgisi olan kimse yok. Diyarbakır'da da aileden konuşan kimse yok. Soruşturma, Batman Savcılığı'nda yürütülüyor. Dolayısıyla dosyaya bakan savcı ile görüştüm. Haberde yer alan bilgiler savcıdan edindiğim bilgiler. Savcıyla görüşmemiz öğleden sonraya sarktığı için Diyarbakır'a gittiğimizde Hasret çoktan defnedilmişti. Görüşme nedeniyle yetişemedik. Savcılıktan edindiğim bilgiler dışında da haberi yazabileceğim başka kaynak olmaması sebebiyle takdir edersiniz ki görüşmeyi geçiştirmedim.

3. “Burcu Karakaş, daha önce de birkaç haberini okuduğum, ilgisini ve çabasını takdir ettiğim bir gazeteci. Bartın’da 22 kişinin tecavüzüne uğrayan 14 yaşındaki kızla ilgili haberini hatırlıyorum. Ama çok daha iyi yazılabileceğini düşündüğüm bir haber olduğunu da hatırlıyorum. İyi örnekler okumalı, ki bizim gazeteciliğimizde ya yok ya çok az, İngilizcede çok iyilerini bulabilir. Edebiyat okumalı, Türkçesini terbiye etmeli, güzelleştirmeli… İşte o zaman haberlerine/hikayelerine başka boyutlar eklenecek; derinleşecek ve genişleyecek. Hepimiz için iyi olacak. Ama yok, Oğuz Atay’ın iğnelediği gibi, “Ben artık oldum!” diyorsa başka… Benim ukalalık ettiğimi düşünmek en kolayı tabii; ona da eyvallah.”

Öncelikle teşekkürler. Her haber/makale/deneme daha iyi yazılabilir. “Şu ana kadar yazdığın en iyi haber hangisi?” diye sorsanız, “Yok” derim. Meslekte henüz 2.5 senesini doldurmuş 25 yaşında bir gazeteci olarak artık “olduğumu” iddia edecek ne egoya ne de akla sahibim (çok şükür!). “Türkçesini terbiye etmeli” diyerek biraz haddinizi aştığınızı düşündüm. Ama hepimiz için iyi olacağını düşündüğünüz için önerinizi dikkate alacağım!

““Kırk yarılmamış kıl”a cevap” üzerine bir yorum

  1. Öncelikle, internette başka bir şey ararken, bu cevaptan geç haberdar olduğum için pardon.
    Burcu'nun ilk itirazını anlamadım, çünkü Milliyet, doğru ismi biliyorken, Burcu'nun haberinde var doğrusu, yanlış ismi, ajansların geçtiğini kullanmış. Ben de bunu göstermeye çalışıyordum zaten.
    İkinci itirazı anladım. Yazı işleri, Burcu'nun yetişemeyişini telafi edebilirdi. Neyse…
    Üçüncü itirazını ise sevimli buldum. "Terbiye etme" terimine takmış, ama kötü bir şey değil, en azından ben kırmak için söylememiştim. Olsun, hepimizin kırılma hakkımız var. Genç birinin daha da çok var. Habervesaire'ye uğrayabilirse onun için birkaç kitap bırakabilirim; değişik ve iyi örnekler görebileceği birkaç kitap.

Yorumlar kapalı.