Radikal’in Taraf’la derdi ne?

Ferda Balancar
fbalancar@medyakronik.com

Önce 23 Mart tarihli Radikal’deki bir haber dikkatimizi çekti: “İslamcı basın gözaltıları mutlulukla karşıladı” başlıklı haber şu şekilde bir sunum yapıyordu: “Ergenekon soruşturmasında İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu ve Doğu Perinçek’in gözaltına alınması İslamcı basında ‘arkası gelecek’ yorumlarıyla karşılandı.” Bu sunumun ardından “İslamcı gazetelerin” gözaltıları nasıl aktardıklarına dair alıntılar yer alıyordu. Vakit, Star, Yeni Şafak, Taraf…

Bu da nereden çıktı derken bugünkü Radikal’in birinci sayfasıyla karşılaştık. Haberin başlığı: “Bilgi sızdırma çetesi mi var?” Star, Yeni Şafak, Vakit ve Tarafgazetelerinin son günlerdeki nüshalarından yapılmış bir kolaj, fotoğraf olarak habere eşlik ediyor.

Haberin spotu şöyle: “Ergenekon’da soruşturma gizli yürütülüyor. Hatta Kemal Alemdaroğlu, hakkındaki suçlamalar ‘gizli’ diye kendisine söylenmediği için susma hakkını kullandı. Ancak zanlılar ve avukatlara söylenmeyenleri, bazı gazeteler yazıyor.” Ustalıkla hazırlanmış bir spot bu. İnsan haberin gerisini merak etmeden duramıyor. Neden acaba “bazı gazeteler” yazabiliyor bunları ve o “bazı gazeteler”in ne ayrıcalığı var?

Bu merakla haberin devamını okuduğumuzda şu cümlelerle karşılaşıyoruz: “Türkiye’yi geren Ergenekon soruşturması yetkililerin ifadesiyle ‘son derece gizli’ yürüyor; savcı, savunma hazırlaması gereken avukatlara, sorgulanan sanıklara bile bilgileri vermiyor. Ancak, dosyada olduğu söylenen gizli bilgiler, günlerdir AKP yanlısı gazetelerde boy boy yer alıyor.” Haberden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Star, Yeni Şafak ve Tarafhakkında suç duyurusunda bulunduğunu da öğreniyoruz.

Kaderin garip cilvesi olsa gerek Radikal’de bu satırları okurken yine bugün Tarafgazetesinin manşetinde “Yargıçları fişlediler” başlıklı manşet haberinde Ergenekon operasyonu kapsamında yürütülen soruşturmada İşçi Partisi Genel Merkezi’nde Yargıtay üyelerini Nakşiler, Kürtler, Tuncelililer, MHP’liler ve Fethullahçılar diye sınıflandıran bir belge bulunduğu yazıyordu. Yani Radikal’in tepki gösterdiği çerçevede yapılmış bir haber…

Kaderin garip cilvesi derken bu haberin altındaki imzaya dikkat çekmek istedik aslında: Soner Arıkanoğlu. Bir süre önce 40 civarında arkadaşıyla birlikte Radikal’den atılan deneyimli bir muhabir. Taraf’ın Ergenekon’la ilgili bazı haberlerinin altında ise bir başka “Radikalzede” Adnan Keskin’in imzasını göreceksiniz. Yani Radikalyöneticileri bir süre daha sabredip bu muhabir arkadaşları işten atmasaydı belki de bu haberleri Taraf’ta değil, Radikal’de okuyacaktık.

Diyeceksiniz ki Radikalböyle bir tutum takındığına göre o muhabirler Radikal’de çalışıyor olsalardı ve operasyonla ilgili bu tür haberler getirselerdi Radikalyönetimi ilkesel nedenlerle bu haberleri koymazdı. Evet, öyle olması gerekir ama acaba bundan önceki kimi operasyonlarda öyle mi olmuştu? İsteyen Uğur Mumcu cinayetini aydınlatmak amacıyla yapılan Umut Operasyonu ile ilgili olarak 9 – 12 Mayıs 2000 tarihleri arasındaki Radikalgazetesi nüshalarına arşivden girip bakabilir. 3 Kasım 1996’daki Susurluk kazası sonrası yaşanan gelişmeler, operasyonlar ve soruşturmalar kapsamında Radikal’de çıkan haberlere bir göz atmak da mümkün. Ama yazımızın konusu bu değil…

İşin şaşırtıcı tarafı Radikal’in Taraf’ı önce “dinci” ardından da “AKP yanlısı” olarak tanımlamış olması. Bir başka deyişle Radikal’e göre her ortalama Radikalokurunun kim olduğunu, dünya görüşünü çok iyi bildiği Ahmet Altan’ın genel yayın yönetmeni olduğu Tarafgazetesi “dinci bir gazete.”

Taraf’a “dinci” ya da “AKP yanlısı” denmesine kargalar bile güler gülmesine de insan kendine sormadan edemiyor: Peki, Radikal’in Taraf’la alıp veremediği ne?

Radikalve Tarafgazetelerinin potansiyel okuru olabilecek herkes şunu çok iyi bilir ki Taraföncelikle Radikal’in okur kitlesini hedefleyen bir gazete olarak yayına başladı. Doğrusu, 1 YTL’lik fiyatıyla ilk zamanlar yaşadığı “tiraj faciası” nedeniyle Radikal’e pek rakip olamasa da Tarafson haftalarda nitelikli haberlerinin yanı sıra 40 Kuruş’luk yeni fiyatıyla tirajını 22 binlere çıkartmayı başardı. Bundan sonraki süreçte son işten çıkartmalarla iyice “içi boşalmış” olan Radikal’in Taraf’la rekabet edebilmesi arkasındaki “Doğan Grubu” desteğine rağmen pek mümkün görünmüyor. Radikal’in Taraf’a olan husumetinin bir nedeni bu olsa gerek. Ama elbette “dinci,” “AKP yanlısı” gibi suçlamalar bir tek bu nedenle açıklanamaz.

Son haftalarda “Ergenekon soruşturması” ve ardından “AKP iddianamesi” konularında Doğan Grubu’nun “grup tavrı”na ve “grup disiplini”ne en sıkı uyanlardan biri de Radikal. Hatta iş dünkü “Bu gidişe dikkat! Türkiye Denizli olmasın” manşetine kadar vardı. Habere göre “Denizli Ilımlı İslam Modeli”nin uygulamaya konduğu pilot bir ilimiz. Kanıt mı dediniz: Kültür Bakanlığı’na bağlı “Atatürk Evi”ndeki ve müzedeki iki memurdan biri türbanlıymış. Lise pansiyonlarında türbanlılar dolaşıyormuş. Liselilere “Yaratılış” CD’leri izlettiriliyormuş. İçki ruhsatı almak isteyen işletmelere de bin dereden su getirilip ruhsat verilmiyormuş. Kısacası “biz bu filmi görmüştük” dedirten bir 28 Şubat hikâyesi… Yurtta ve dünyada gündem oldukça “zengin”ken alın size Radikal’den bir “Denizli Ilımlı İslam Cumhuriyeti” haberi. Manşetiniz bu olursa, elbette Tarafgibi bu tür “kurgu” haberlere rağbet etmeyen gazeteler “dinci” de olur, “AKP’li basın” da…

Kısacası Doğan Grubu’nun AKP hükümetine yönelik son aylarda yürürlüğe koyduğu “imha harekâtı”na kendisini fena halde kaptırmış olan Radikal’in öfkesinden Tarafda nasibini almış oldu.