İlknur Aydoğan
iaydogan@medyakronik.com
Her gün hayatımıza değen birçok kişiden biri o. “Merhaba”, “iyi günler”den fazlasına imkân vermeyen dar zamanlarda görüyoruz onu daha çok; kapıda kimlik kontrol ederken, bahçede yanımızdan geçerken. Ama kanıksanan varlığıyla azalan tanışma isteğine yenik düşmemeli dedik. Lacivert üniformalı, güler yüzlü Selma Coşkan’ı merak ettik ve gittik tanıdık. Ortaokuldan sonra Polis Koleji’ne kızların giremeyeceğini öğrenince başlıyor hayatla inadı. Sonrası hep bir arayış, pes etme ve yeniden başlama. Ama son durağı İstanbul, artık şehir değiştirmek yok diyor: “Yoksa ev düzeni kurmazdım.”
Ünye’nin tek kadın spor hocası
Ünye doğumlu, öğretmen bir babanın beş kız çocuğundan biri o. Polis kolejine giriş neden sadece erkeklerle sınırlı tutuluyor, sorusunu çok sormuş zamanında hocalarına, polislere. “Cevabını öğrenemedim, ben de polis olmuyorum dedim.” Bu yüzden de ortaokuldan sonra okumamış. Ama en küçük kız kardeşini inat uğruna polis yapmış. Okuldan sonra boş kalınca, babasının bir tanıdığının konfeksiyon atölyesinde çalışmış 4 yıl. O arada Halk Eğitim Musiki Cemiyeti’ne gitmiş. “Koroda, soloda da vardım. Gündüz çalışıyordum, gece cemiyete gidiyordum. Ama hedefim hep spordu.”
Bir gün radyoda, evlerine yakın bir spor merkezinin reklamını duymuş. “Karadeniz Spor Eğitim Merkezi. Bıraktım işi gücü. Annemlere, ‘Ben spor salonuna gidiyorum. Nereye gittiğimi bilin, git veya gitme diye fikrinizi sormuyorum’ dedim.” Tekvandoya, 19 yaşında orada başlamış. Lisanslı sporculuğa kadar gitmiş siyah kuşak sahibi Coşkan ve 15 yıl sürdürmüş tekvandoculuğu. Bir süre tekvando salonu işletmiş, aerobik, step ve Kick Boks hocalığı yapmış ayrıca. Tekvandoda olduğu gibi Kick Boks’ta da madalyaları ve bölge birincilikleri var. Ünye’nin tek kadın hocasıymış o yıllarda, ama yetmemiş Ünye ona. “Pes ettiğim bir noktada Bodrum’a gittim.” Bir tanıdığının çalıştığı otelin spor salonunda çalışmaya başlamış. “Ben aletli spora alışık değildim. Vurmaya, kırmaya alışınca otel biraz farklı geldi. Ne olursa olsun, gözümü kapadım. Gece gündüz çalıştım.”
İsyan sonrası dönüş
Bodrum’da bir kere bile denize girmeden 4 yılını geçirmiş Selma Coşkan. İsyan ettiği bir gün işini bırakmış ve tekrar Ünye’ye dönmüş. Bu sefer bir fabrikada güvenlik müdürlüğü yapmış 3 yıl. Güvenlik görevlisi olması sporcu geçmişinden geliyor. “Tekvando yaparken konserler, festivaller oluyordu. Sanatçılar geliyor, koruma lazım.” Karadeniz bölgesinin tek kadın güvenlik görevlisi bendim diyor. Sonra bir telefonda İstanbul’daki iş teklifini kabul ediyor; şehirdeki beşinci yılında şimdi. Ama en mutlu, en özgür olduğu yer yine Ünye. Yaşadıklarını, şehirlerini anlatırken, yeni keşfetmiş gibi “Sanırım özgürlüğüme biraz düşkünüm” diyor. Yapmak istediği şey için peşinden koşmuş hep. “Bu arada çok yoruldum. Hala bekârım. Sevmedim mi? Çok kişi sevdim, ayrıldım. Vejetaryenim, et bana dokunuyor. Dokunduğu gibi elimi de süremiyorum, ayrılıklarımda bu da etkili oldu.” “Benim oğlum et yemeğini çok sever ama” diyen kaynana adayı yüzenden olmuş tabii bu. “O zaman niye terör estirmemişim ben?” diye soruyor kendine gülerek; “Cahillikten herhalde.” Coşkan hala bekâr ve anne olmak istediğini söylüyor; “Bundan sonra seveceğim biri çıkarsa seveceğim. Gidip ben söyleyeceğim, gerekirse ben teklif edeceğim.”
“Kadın inceliği yok”
Koyu renkli formasından hiç sıkılmıyor, seviyor hatta. Her zaman fönlü gibi duran saçları kendiliğinden öyle. Mevsimine göre makyaj yapmayı biliyor. Bugüne kadar çalışma arkadaşları erkekler olmuş çoğunlukla. “Yapı gereği öyle çok kadın inceliği yok bende. Düşüncülerimde çok dobrayım. Belki bunlar biraz erkeksi. Çünkü erkekler lafı kıvırtmadan konuşuyorlar. Genelde bayanlarla diyalogdan bu anlamda rahatsızım.”
“Hayatın önüme çıkardığı her engelin mücadelesini verdim ve zarar görmeden aştım” diyor Selma Coşkan ve ekliyor: “Kendimi seviyorum ve gurur duyuyorum yaptığım şeylerle.”