“Türkiye’de basın özgürlüğü tehlikede ama biz iyimseriz”

BBC, Deutsche Welle, France 24 ve Voice of America Türkiye’de Türkçe yayın yapmak üzere +90 adlı ortak bir Youtube kanalı kurdu. Kuruluş yöneticileri, kanalın tanıtım toplantısında, hedeflerinin doğru soruları sorarak, tarafsız ve önyargıları kaldıran bir yayın anlayışı olduğunu söyledi.

‘Basın özgürlüğü ancak en zor olan söylenebildiği zaman gerçekleşir’

Kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için başlatılan “Nöbetçi Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan serbest gazeteci Kumru Başer’in, bugün İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasındaki savunması.

Bağımsız medya arayışı

Başlarken

Türkiye’de medya derin bir kriz içinde.

34 kişinin kendi ülkelerinin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülmesini, onlarca şehirde yüzbinlerce insanın meydanlara döküldüğü Gezi protestolarını, siyasetin en üst düzeyindeki yolsuzluk iddialarını vermeyecek kadar derin bir çukura girdi Türkiye medyası.

Gazeteciler ve medya kuruluşları çeşitli siyasi görüşlere ve gruplara yakınlık duyabilir; hükümeti destekleyebilir veya eleştirebilir. Söz konusu, medyadan tarafsız olmasını beklemek değil; bu yayın politikasını ve hedef kitlesini kendisi belirleyen medyanın tanımıyla çelişen bir beklenti olur.

Ancak medyanın tarafgirliği “haber olarak okuduğumuz, dinlediğimiz, izlediğimiz şeyler gerçeğe ne kadar yakın” sorusunu ortadan kaldırmıyor. Ne var ki Türkiye medyası, gerçeğin fütursuzca çarpıtıldığı ya da en azından olan bitene seyirci kalındığı örneklerden geçilmiyor.

Körleşmeye kadar uzanan ideolojik angajman kadar, devlet ve hükümetlerin basına baskı uygulaması, patronların medyayı, medya dışı işlerindeki çıkarlarına göre kullanması, buna karşılık gazetecilerin sermayeye karşı “kırılgan” duruşu, ülkede hemen her alanda yaşanan hukuk ve ifade özgürlüğü yoksunluğundan gazetecilerin de pay alması, Türkiye medyasının kronik sorunları.

Her şeye rağmen haberciliği medya patronuna, devlete, iktidara ya da ideolojik olarak yakın olduğu siyasi kuruma karşı değil, okura, dinleyiciye, izleyiciye karşı bir sorumluluk olarak görenler de var.

Ve yeni arayışlar mevcut. Örneğin, editoryal bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini idrak eden girişimler.

Bu girişimler okuru, dinleyiciyi, izleyiciyi bağımsız gazetecilik için katkı yapmaya davet ediyor. Türkiye’de, “kitle fonlaması” ya da medya özelinde “okur destek fonu” olarak isimlendirilen bu yönteme başvuran az sayıda yayın organı var. 

***

HaberVs
muhabirleri mikrofonlarını, okuru “bağımsız gazeteciliğe” bu yöntemle katkıda bulunmaya çağıran medya kuruluşlarına uzattı ve bir dizi video haber hazırladı.

Dizinin ilk konuğu, Türkiye medyasında okur destekli yayıncılığın öncüsü olan ve 11 yıldır uyguladığı Dinleyici Destek Projesi’ni geçen hafta özel yayınla sürdüren Açık Radyo’nun Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra.

Türkiye’de demokrasinin ve medyanın güncel durumunu “alacakaranlık kuşağı” diye tanımlayan Madra, dinleyicinin maddi desteğiyle yapılan yayın yapmanın Açık Radyo’nun sadece bağımsız kalmasına katkıda bulunmadığını aynı zamanda dinleyeciye karşı hesap verebilir konuma getirdiğini söylüyor.

HaberVs'nin notu: Bir Açık Radyo destekçisi olan ve bu haberde de görüşüne başvurduğumuz Oyuncu Kenan Işık, haberi yayına hazırlandığımız sırada bir kaza geçirdi. Hayati tehlikesinin devam ettiği ifade edilen deneyimli oyuncuya acil şifalar diliyoruz.

'Hükümetler ve holdingler basın özgürlüğünü sınırlıyor'

Beşiktaş Belediyesi’nin  düzenlediği “Ustalara Saygı” gecesinin  konuğu  gazeteci, yazar ve araştırmacı Hıfzı Topuz’du. Nazım Hikmet Vakfı’nın katkılarıyla gazeteci Faruk Şüyün’ün hazırladığı organizasyon, 25 Şubat’ta Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Etkinlik, gazeteci Nazım Alpman’ın hazırladığı Hıfzı Topuz belgeselinden bir bölüm gösterilerek başladı. Gösterimden sonra Topuz’un dostları anılarını paylaşmak üzere sahneye davet edildi. TEMA Vakfı’nın kurucusu Hayrettin Karaca, İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD) Başkanı Prof.Dr. Aysel Aziz, eski YÖK Başkanı ve Anayasa Profesörü Erdoğan Teziç gibi birçok isim Topuz'la ilgili konuşma yaptı.

Gecenin öncesinde HaberVs’nin sorularını yanıtlayan Hıfzı Topuz; hükümetlerin holdingler aracılığıyla medya üzerinde baskı kurabileceğini belirterek Fransa’da Sarkozy’nin bunu denediğini, ancak gazetecilerden büyük tepki aldığını hatırlattı.

Meslek içi sorunların da yine mesleki örgütler tarafından çözülmesi gerektiğini belirten Topuz, ahlak ve etik ilkelerinin meslek içi ilkeler olduğunu, bunlara hükümetlerin müdahale etmemesi gerektiğini söyledi.
Hükümetin baskısı altında basın özgürlüğünden söz edilemeyeceğini de vurgulayan Hıfzı Topuz, günümüzde sosyal medyanın bu baskıya karşı büyük bir özgürlük alanı getirdiğini, onu kısıtlamaya çalışsalar bile özellikle gençlerin buna izin vermeyeceğini ifade etti.