Ahmet Şık'a 'gönülden bir selam'

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu, fakültenin mezuniyet töreninin gerçekleştiği 30 Haziran’da yaptığı konuşmada, Medya ve İletişim bölümünün tutuklu öğretim görevlisi Ahmet Şık’a “bir selam” göndermişti. Nalçaoğlu’nun konuşmasının bu bölümünü, HaberVs’nin yeni yayın dönemine başlaması nedeniyle yayınlıyoruz.

Nalçaoğlu’nun konuşmasının Ahmet Şık’la ilgili bölümü:

“Üniversiteden çalışma hayatına yöneldiğiniz bu anda ne yazık ki karşılaşacağınız gerçekler pek de iç açıcı değil. Bugün Türkiye’de hâlâ basın ve ifade özgürlükleri tartışılır halde. Üzülerek ifade etmek isterim ki bütün bunların yanı sıra cezaevinde çok sayıda medya çalışanı adil yargılama beklerken özgürlüklerinden fedakarlık etmeye zorlanıyorlar.

“Değerli dostlar, sevgili kardeşlerim. Buradan fakültemiz öğretim elemanı, çalışma arkadaşım, gazeteci Ahmet Şık’a gönülden bir selam göndermek isterim.”

Apoyevmatini kapanmasın!

Türkiye’nin en eski Rumca gazetesi Apoyevmatini para sıkıntısından 1925 yılından beri sürdürdüğü yayın hayatına son vermek durumunda kalınca çeşitli kampanyalar açıldı. Gazeteyi tek başına yayımlamakta olan Mihail Vasilyadis gazetenin birinci sayfasından ilk kez Türkçe bir makale girerek Apoyevmati’nin yaşamını sürdürebilmesi için kampanyalar düzenleyen ama gazetenin okuru olmayan destekçilerine teşekkür etti.

Yasa gereği, tirajı 5 binin altında olan ve altı çalışanı olmayan gazeteler Basın İlan Kurumu’ndan resmi ilan alamıyor. Vasilyadis İstanbul’da sayıları 2 binin altında olan Rum topluluğu üyelerinin yüzde 90’nına ulaşabildiğini ama bunun resmi ilan almak için yeterli olmadığını söylüyor.

Apoyevmatini için açılan kampanyalardan biri de İstanbul Bilgi ve Yıldız Teknik üniversitesi öğrencilerinden geldi. İstanbui Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü’nden Melih Özeskinazi, Yusuf Kasuto, Televizyon Haberciliği ve Programcılığı Bölümü’nden Doğa Atalay, Yıldız Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Mert Sarfati, Apoyevmatini’nin durumuna dikkat çekmek için kamuoyunun yakından tanıdığı bir dizi sanatçı, gazeteci ve aydının “Apoyevmatini neden kapanmasın?” sorusuna verdikleri yanıtları bir videoda bir araya getirdiler.

Kampanyaya katılan sanatçı ve gazeteciler arasında, Mehmet Ali Alabora, Levent Üzümcü, Altan Erkekli, Altan Gördüm, Rojin, Mustafa Altıoklar, Hıdır Geviş, Nihal Bengisu Karaca, Hilal Kaplan ve Ahu Özyurt bulunuyor.

Asmalı Mescid 2011


İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Yüksek Lisans Proje öğrencileri’nin hazırladığı Asmalı Mescid Burdan Şuraya Kadar Özgür adlı Belgesel, muhafazakarlaştığı söylenen toplumla, giderek marjinalize olan Beyoğlu arasındaki gerilimli ilişkiyi ele alıyor.

Asmalı Mescid’teki esnaf, bu değişime tanık olmuş mahalle sakinleri, mekan açmış işletmeciler, mekanlara eğlenmeye gelen insanlar ve o mekanlarda çalışanlarla birlikte; akademik bir yaklaşım sağlamak ve sosyolojik dinamikleri de anlamak üzere sosyolog ve şehir planlamacının görüşlerine yer verilen belgesel çalışması, farklı bakış açılarını biraraya getirerek Asmalı Mescit’in değişimini ve bu gününü anlamamıza yardımcı oluyor.

Hazırlayanlar: Çağla Pınar Tunçel, Eren Bircan, Nazlı Çapar
Proje danışmanı: Ahmet Sel

İşte polisin “orantılı” gazı

YSK’nin Hatip Dicle kararı ile Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun tutuklu diğer beş milletvekilinin tahliye taleplerinin reddini protesto için dün Şişli’den Taksim’e yürümek isteyenlere polis biber gazı ve suyla müdahale etmişti. Aralarında Blok milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, Sabahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder’in bulunduğu grubun Taksim’e yürümek istemesi üzerine çıkan olayda polis orantısız güç kullanmakla eleştirildi. Gösteriye katılan işadamı Osman Kavala’nın Milliyet’e “ölüm riski yaratacak bir müdahale” olarak tanımladığı olayın gelişimini Milletvekili Sabahat Tuncel şöyle anlattı:
“”Şişli Camii önünde basın açıklaması yapıp Taksim’e yürüyecektik. Polis yürümemize izin vermeyince Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve Levent Tüzel ile birlikte otobüsün üzerinde basın açıklaması yapıp, sonrasında dağılmaya karar verdik. O sırada polis otobüsün içine gaz bombası attı. Şoför içerde olmadığı için kapılar kapalıydı ve boğulma tehlikesi yaşadık. Otobüsten çıktık ve dışarıda tekrar gaz bombası attılar. Yere düştüm ve ezilme tehlikesi geçirdim.”

İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Altınok ise yaptığı açıklamada gösterici gruba dağılmaları için uyarıda bulunduklarını, ancak polise taş ve molotof kokteyllerle saldırılması üzerine polisin de kendini savunma amacıyla “orantılı şekilde su ve gaz kullandığını” söyledi. Dünkü gösteriler sırasında Şişli Camii’ne bakan bir apartmandan çekilen görüntüler, polisin müdahale konusunda “orantı”ya pek dikkat etmediğini, gaz kullanımında da pek cimri davranmadığını gösteriyor.

Agos’un önündeki beş kişi

İMC Televizyonu‘nun yayınladığı güvenlik kamerası kayıtları, Hrant Dink‘i katleden Ogün Samast’ın cinayet günü yalnız haraket etmediğini gösteriyor.

Kanalın haber koordinatörü Ertuğrul Mavioğlu, dün yayınladığımız “Cinayeti gördüm, en az beş kişiydiler” başlıklı yazısında şunu söylüyor:
“Hrant Dink cinayetini araştıran emniyet ve savcılığın bu kamera görüntülerini elde ettikten sonra izlemiş ve benzer sonuçlara çok önceden varmış olması gerekirdi…. Diğer güvenlik kameralarındaki görüntüler izlense, bırakın perde arkası güçleri, sadece olay yerinde kimbilir daha kaç katil vardı o gün? Olay yerinde kimbilir daha kaç katil vardı o gün?

Bir kez daha bakalım o görüntülere ve soralım, ‘katil yalnızdı’ cümlesi ne kadar gerçek?”

Gazetecisin, eylem takip edemezsin!

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Hopa’ya gidişi sırasında yaşanan olaylarda biber gazının etkisiyle kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Metin Lokumcu‘nun ölümünü protesto etmek için dün (2 Haziran 2011) İstanbul Şişli’de düzenlenen gösterilere yine polis şiddeti, aşırı güç kullanımı ve biber gazı damga vurdu. Ayrıca olaylar sırasında polisin gazetecilere karşı sert tutumu da dikkat çekti.

Şişli Hâlâskargazi Caddesi’nde Bulgar Patrikhanesi önünde yer alan bir spor mağazasına kaçan göstericilerin gözaltına alınmasını izleyen Cumhuriyetgazetesimuhabiri Pelin Ünker de polislerin sert müdahalesiyle karşılaşan gazetecilerden biriydi. Olayı izleyen Ünker’e oradan uzaklaşmasını söyleyen polisler, genç gazeteciden sarı basın kartı istediler. Ünker’in gazete tanıtım kartını çıkartması üzerine, elinden zorla kartını almak isteyen polislerle Ünker arasında uzunca bir itiş kakış yaşandı. Çevredeki diğer gazetecilerin olaya müdahale etmesi üzerine diğer gazetecileri de tehdit eden polisler, zor kullanarak Ünker’in elindeki tanıtım kartını kırarak aldılar. Pelin Ünker’e elinde oluşan zedelenme nedeniyle 5 günlük iş göremez raporu verildi. Olay sırasında polislerin gazetecilere karşı tehditkâr tavırları hayli dikkat çekiciydi.

HaberVs‘den Ertan Önsel bu olayı görüntüledi. Pelin Ünker de olayın hemen ardından yaşadıklarını Önsel’in mikrofonuna anlattı. Videoyu Pelin Ünker’in verdiği bu röportajla birlikte izleyeceksiniz.

Her yer Hopa her yer biber gazı

Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne neden olan biber gazı terörü, Türk Tabipler Birliği’nin uyarılarına rağmen Ankara, İzmir ve diğer illerden sonra İstanbul Şişli’deydi.

Video:

Hopa’da çıkan olaylar sırasında öğretmen emeklisi Metin Lokumcu’nun biber gazından etkilenerek hayatını kaybetmesinin ardından, tüm yurtta devam eden protesto gösterileri polisin orantısız şiddetiyle karşılaşıyor. Emek örgütlerinin çağrısıyla İstanbul Mecidiyeköy’deki AKP Şişli İlçe Başkanlığı önünde eylem yapan yüzlerce kişi gaz bombası ve basınçlı suyla dağıtıldı. Mecidiyeköy’de yapılan basın açıklaması sırasında, açıklama henüz devam ederen bazı polislerin etrafta toplanan halka “birazdan biber gazı sıkılacak burada durmayın” uyarısı yaptığı duyuldu.


İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeler Platformu, DİSK İstanbul Merkez Temsilciliği ve TMMOB İl Koordinasyon Kurulu’nun çağrısıyla 19.00 İstanbul Şişli Cevahir AVM önünde bir araya gelen yüzlerce kişi Hopa’da yaşanan ve ardından tüm ülkeye yayılan olayları protesto etmek için Mecidiyeköy’e yürüdü.

Eylem çağrısı yapan örgütlerinin yanısıra Metin Lokumcu’nun da üyesi olduğu Eğitim-Sen, Halkevleri, Derelerin Kardeşliği Platformu, ÖDP, SDP, SODAP, DEK, Öğrenci Kolektifleri ve Gençlik Muhalefeti’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda örgüt katıldı. Eylemciler “Her yer Hopa her yer direniş”, “Öğretmenin katili AKP’nin polisi”, “Tek yol devrim” sloganlarıyla AKP Şişli ilçe binası yönünde yürüyüşe geçti.

AKP binası önüne gelindiğinde emek örgütleri adına bir basın açıklaması okundu.”Bu cinayetin ve arkasından yaşanan saldırıların sorumlularının hak ettiği cezayı alması için gerekli mücadelenin sürdürüleceğini kamuoyuna ilan ediyoruz.” denilen açıklamada “Cinayetler, düzmece mahkemeler, keyfi gözaltı ve tutuklamalara karşı” direniş çağrısı yapıldı.

Türk Tabipler Birliği adına konuşan Ali Çerkezoğlu da protestolara karşı biber gazının kullanılmasının ölümcül sonuçları olduğunu belirterek, hükümetin bu öldürücü silahı kullanmaması konusunda uyardı.

Açıklamaların ardından eylemciler AKP binasını korumak için barikat kuran polislere yumurta attı. Kısa süre sonra da polis saldırısı gerçekleşti. Tazyikli su ve gaz bombası ile saldıran polis yakaladığı eylemcileri darp etti.

Polisin gaz bombalı saldırısında Eğitim-Sen 8 no’lu şube yöneticisi Barış Demirci, Eğitim-Sen 8 no’lu şube üyesi Özgür Yüksekdağ ve Dev Sağlık-İş üyesi Zarife Akbulut biber gazı nedeniyle fenalaşarak Taksim İlkyardım Hastanesi’ne kaldırıldı. Olay sırasında sivil giyimli bir grubun da polisle işbirliği halinde sopalarla eylemcilere saldırdığı söyleniyor..

Çatışmanın ardından Şişli yönünde ilerleyen eylemcilerle polis arasındaki çatışmalar yol boyunca devam etti. Polis Şişli Halaskargazi Caddesi’ndeki mağazalardan bazı eylemcileri gözaltına aldı. Olay sırasında sıkılan biber gazından Şişli Halaskargazi ve Abide-i Hürrlyet caddelerindeki evler ve işyerleri de etkilendi. Gözaltı sayısı 21 olarak açıklandı.

Hangisi kabahat?

Kocaeli’de görev yapan gazeteciler, meslektaşları Ahmet Şık’a destek için basın açıklaması yaptılar…”Kabahatli” bulunup, para cezası aldılar… Kabahatin gerekçesi Umur Mumcu’nun ismini taşıyan, halka açık parkta izinsiz bulunmaktı!


Gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’in arkadaşları, 5 Nisan’da Kocaeli Umur Mumcu parkında izinsiz basın açıklaması yaptıkları ve “Kabahatler Kanunu‘na muhalefet ettikleri” gerekçesiyle 154’er TL para cezasına çarptırılan meslektaşlarına destek için Kocaeli’ndeydi. Gazeteciler, ortak bir basın açıklaması yaparak protestoda bulundu.

Kocaeli’de görev yapan gazetecilere 18 Mayıs’ta tebliğ edilen para cezaları, tepki üzerine ertesi gün kaldırılmıştı. Gazeteciler, 21 Mayıs’ta yaptıkları basın açıklamasında “kabahatin” gerekçesine de dikkat çektiler: 5 Nisan’da toplandıkları Umur Mumcu parkı, İl Güvenlik Kurulu kararıyla toplantı ve yürüyüşe kapalıydı. Bu kararla Anayasal bir hakkın ihlal edildiğini iddia eden gazeteciler, itirazlarının para cezasına değil temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına olduğunu dile getirdiler.

Batuhan Acar-Serdar Dilmen