İnönü Stadyumu: Eski Açık 'dükkânlar için' onay bekliyor

BJK İnönü Stadyumu yenileme inşaatı devam ediyor. Kaba inşaatının Ağustos sonunda bitirilmesinin planlandığı stadyumun, eski numaralı tribününün yapımı tamamlanmak üzere. Tarihi stadyum, sponsor firmayla yapılan anlaşma gereği 15 yıl süreyle Vodafone Arena olarak anılacak.

BJK İnşaat ve Ticaret AŞ Genel Müdürü İhsan Coşkun’un HaberVs’ye verdiği bilgiye göre stadyumum, deniz tarafındaki Eski Açık tribününün koruma kararı bulunan bölümü ve iki tarafındaki kule sökülüp, tekrar inşa edilecek. Yeni stadyum, karaya doğru 23 metre kaydırıldığı için bu bölüm tribünlerden bağımsız olacak. Kültür Varlıklarını Bölge Koruma Kurulu’ndan onay alması durumunda eski müzenin üzerine bir restoran, altına ise bir moda merkezi ve hediyelik eşya dükkânları inşa edilecek.

HaberVs muhabirleri stadyum inşaatının son durumuyla ilgili gelişmeleri görüntülemek üzere Dolmabahçe’deydi.

Kitaptan filme, filmden sahalara: Quidditch

Beyaz perdeye de aktarılan Harry Potter serisinde, büyücülerin uçan süpürgeler üzerinde oynadığı Quidditch oyunundan esinlenerek yaratılan Muggle Quidditch Türkiye’de de oynanmaya başladı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) bir grup öğrencinin kurduğu Muggle Quidditch Topluluğu bu ilginç oyunu Türkiye’de ilk oynayan grup oldu.  Kitapta anlatılandan farklı olarak, sadece uçamayan süpürgeler kullanılan oyun, kısa sürede üniversiteler arasında hızla popülerleşti. Şu an Avrupa, Amerika ve Avusturalya'da da oynanan oyunla ilgili kendi federasyonlarının düzenlediği quidditch turnuvaları dahi bulunuyor.

Federasyonu da var

Harry Potter serisinin büyüleyici dünyasından esinlenilen ve genellikle üniversite öğrencileri arasında yaygın bir spor olan Muggle Quidditch, 2005 yılında Amerika’nın Vermont eyaletinde Middleburry Üniversitesi’nde bir grup öğrenci tarafından geliştirildi. Kısa sürede popülerleşen ve 2007’den itibaren turnuvalar düzenlenmeye başlayan oyunu resmileştirme yolunda atılan en önemli adımlardan biri ise 2011’de Uluslararası Muggle Quidditch Federasyonunun kurulması. Geçen Nisan ayında yapılan son Dünya Kupası maçlarında 60 üniversiteden takımlar yarıştı.

ODTÜ Muggle Quidditch grubunun kurucu üyelerinden Canan Türkmen, arkadaşlarıyla öylesine konuşurken ortaya çıkan bu oyunun oynama fikrinin bir anda gerçekleştiğini belirterek, “Bir logo hazırladım ve ODTÜ’deki Spor Müdürlüğü’ne başvurdum ve şimdi de oyunu oynuyoruz. Amacımız dünyanın diğer ülkelerindeki gibi oyunun yaygınlaşması ve Türkiye’de de resmi statü kazanması” diyor.  Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Gelişmekte Olan Spor Branşları Federasyonu’na başvuru yapmaya hazırlandıklarını anlatan Türkmen, Uluslararası Muggle Quidditch Federasyonu’na da başvurarak lisanlı resmi bir takım olmak istediklerin söyledi.

Süpürgeler uçamıyor ama…

Muggle Quidditch’in kitapta anlatılanlardan bir kaç farkı var. Süpürgeler uçamıyor ama oyunda zorunluluk. Bludger ile vurulan oyuncu kendi takımının çemberine dokunana kadar oyun dışı kalıyor. Altın Snitch ise oyunda tarafsız biri tarafından canlandırılıyor. Sarı bir çorabın içine konan tenis topu ile oynanıyor. Çorabı şortunun arkasına sıkıştıran oyuncu sahaya oyunun 10. Dakikasından sonra giriyor. Altın Snitch’in oyuna dahil olmasıyla arayıcılar sahaya girebiliyor. Arayıcılar altın Snitch’ e fiziki bir müdahale edemeden sadece topu yakalayabilir ancak Snitch’i canlandıran tarafsız oyuncunun böyle bir sınırı yok. Buna rağmen Muggle Quiddtich sporunda ciddi bir sakatlık yaşanmamış.

Oyunun en ilginç özelliklerinden biri “minimum 2” kuralı. Bu kurala göre bir takımda en az iki kişi kendini diğer oyunculardan farklı bir cinsel kimlik ile tanımlıyor olmalı. Altı kişilik takımda en az iki kız veya takımın hepsi aynı cinsiyette ise en az ikisinin diğerlerinden farklı bir cinsel kimliği olması gerekiyor. Türkmen, bu kuralın oyunun felsefesinde önemi yer tuttuğunu belirterek, “Farklı bir oyun Muggle Quidditch. Tek tipleştirilmiş spor kültürünü yok etmek, sporda farkındalık ve yaratcılığı teşvik etmek gibi amaçları olan bir oyun. Spor, erkek egemen yapıya sahip. Bu oyun ise sadece kadın-erkek değil bütün kimliklere açık. Derdimiz kendini kadın-erkek cinsiyet sistemini kullanmayan ve ötekileştirilien ve toplum dışına itilen diğer kimliklere de yer sağlamak” diyor.

Havada “basketbol”: Quidditch
Quidditch oyunu Harry Potter kitaplarında anlatıldığına göre iki takımdan yedişer oyuncu ile oynanıyor. Basket topuna benzer bir topa Quaffle deniyor ve iki takımda da üçer kişi kovalayıcı pozisyonunda bu topu birbirleri arasında paslayarak karşı takımın çemberinden geçirmeye çalışıyor. Çemberden geçirilen top 10 puan oluyor. Çemberlerin önünde bunu engellemek için tutucu pozisyonunda biri var. Yalnız, kovalayıcıların önündeki tek engel tutucu değil. Tutucu dışında kovalayıcıların sayı yapmasını engellemek için her takımda ikişer kişi vurucu pozisyonunda bulunuyor. Quaffle dışında Bludger denen iki topla oynayan vurucular, yakartop mantığındaki gibi Bludger’lar ile kovalayıcıları vurmak ile görevli. Oyunun bir skor sınırı veya süre sınırı yok. oyunu bitirenler arayıcı pozisyonunda oynayan oyuncular. Her takımda bir arayıcı altın snitch denilen uçabilen, gözle görülmesi zor küçük bir topu yakalamak zorunda. Altın snitch yakalanana dek oyun devam edilebilir. Altın snitch 150 puan değerinde ve çoğunlukla snitch’i yakalayan takım arada çok büyük bir puan farkı olmadıkça maçı kazanıyor.

Sahipsiz köpekler için yardım çağrısı

İstanbul çevresindeki boş alanlara terk edilen ve sahiplenilmeyen yüzlerce köpek, gönüllülerin sıra dışı çabasıyla hayata tutunuyor.

Sahipsiz ve bakıma muhtaç hayvanları haftanın yedi günü besleyen, tedavi eden gönüllüler onları, “arazi çocukları” diye isimlendiriyor.

Grup, destek çağrısını Facebook’ta “Arazi Çocukları Mama Bekliyor” sayfasından  iletiyor.

HaberVs, hayatlarını adeta bu işe adayan gönüllülerin bir gününe tanıklık etti. .

Selden sonra Gökçeada

Gökçeada‘da geçtiğimiz hafta yaşanan selin neden olduğu zarar belirginleşiyor.

Turizm sezonu için aldıkları ürünlerin çoğunu selde yitiren ve dükkânları zarar gören esnafın önemli sorunu, işletmelerinin büyük bir bölümünün sigortasız olması: Selde zarar gören 150’ye yakın işletme içerisinde sigorta sahibi 10-12 işletme olduğu söyleniyor.

Ancak selin bilanço bununla sınırlı değil: dolunun hasar verdiği adadaki üzüm bağlarından iki yıl boyunca ürün alınamaması söz konusu.

Belediye Başkanı Ünal Çetin‘e göre sel kaynaklı zararın parasal büyüklüğü 3, 5 milyon TL. Çetin altyapıyla ilgili sorunların devlet tarafından çözüleceğini, ancak sezon başında borçla mal alarak dükkan açan esnafa yardım eli uzatılmasını dile getiriyor.

HaberVs muhabirleri 2 Mayıs gecesi yaşanan sel felâketinden bir hafta sonra Gökçeada’daydı.

*Haber: Billur Akbaş, Önder Öndeş, Taha Erdem

Soma Holding binasına polis koruması

Soma Kömür İşletmeleri'ndeki kazada hayatını kaybeden maden işçileri için bugün 12:30’da Soma Holding’in İstanbul Levent’teki yönetim binası önünde yapılmak istenen eylem polis barikatına takıldı. Emniyet güçleri sokağın her iki ucuna kurdukları barikatlarla sokağa girişe izin vermedi. Barikatların kurulmasında önce sokağa girerek, binanın önünde oturma eylemi gerçekleştiren Öğrenci Kolektifleri üyesi beş kişiye ise müdahale edilmedi.

Polisle yapılan görüşme sonrasında, holding yetkilileriyle görüşmek isteyen protestoculardan altısının geçişine izin verildi. Bu eylemcilerin verdiği bilgiye göre camları filmle kapatılan holding binasında görevli kimse yoktu.  Protestocular 19:00’da Taksim Tünel’de eylem çağrısında bulunduktan sonra ayrıldı.

İstanbul’un mandaları

İstanbul’da tarım alanlarının, ormanların imara açılması sadece kentte insanca yaşamaya çalışan insanları değil, mandaları da tehdit ediyor. 

İstanbul Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği’ne göre kentteki manda sayısı son 30 yılda 80 binden, 13 bine geriledi. Bu sayının kısa sürede de yarıya ineceğinden endişe ediliyor. Birlik Başkanı Sezai Ural bu düşüşe neden olarak dev inşaatları ve 3. köprü ve 3. havalimanı gibi ulaşım projelerini gösteriyor. Çünkü kentteki mandaların yüzde 90’dan fazlası bu projelerden doğrudan etkilenen Silivri, Çatalca, Eyüp ve Arnavutköy ilçelerinde yetiştiriliyor.

Havalimanı ve köprü projelerinin inşaat alanı içerisinde kaldığı için tahliye edilecek, kapatılacak köklü işletmeler var. HaberVs muhabirlerinin, başta Vadi İstanbul olmak üzere dev inşaat projelerinin yürütüldüğü Cendere Vadisi’nde görüntülediği manda işletmesi de iki üç aya kadar taşınmak durumunda olduğunu söylüyor.

Manda yetiştiriciliği, bu ilçelerin Karadeniz kıyılarında yoğunlaşıyor. Ancak uzmanlar, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSKİ), İstanbul’un su kaynağı konumundaki bu bölgenin mandalar tarafından kullanılmaması için de uyarılarda bulunduğunu belirtiyor. 

Oysa manda suya bağımlı bir hayvan (Mandanın diğer ismi “su sığırı”). Derisi koyu renkli ve kalın olduğu için vücut ısısı çabuk yükseliyor. Ter bezleri diğer sığırlardan daha az olduğu için beden ısısını kendi dengeleyemiyor. Bu nedenle günde birkaç kez suya girmesi gerekiyor. Özetle suyun olmadığı yerde manda yetiştiriciliği yapmak mümkün değil.

“Manda sayısı nüfusa hitap etmekte zorlanıyor”

Veteriner Sağlık Teknikeri Talat HanManda sayısının nüfusa hitap etmekte zorlandığı” görüşünde. Han, süt, yoğurt, kaymak ve sucuk olarak büyük rağbet gören manda ürünlerine karşı talebin karşılanamaz hale geldiğine dikkat çekiyor.

Mandalardaki gerileme İstanbul’la da sınırlı değil. İstanbul İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Kasım Piral ise 1970’lerde manda popülasyonunda dünyada 10. sıradaki Türkiye’nin 22. sıraya gerilediğini söylüyor. Ülke genelindeki 1 milyon mandandan geriye 80 bin kadarı kaldığı belirtiliyor.

Halk Elinde Ülkesel Manda Islahı Projesi ile, manda yetiştiriciliği ayağa kaldırılmaya çalışılıyor. Projenin İstanbul ayağında 1548 hayvan takip ediliyor. 

İstanbul’da halen 260 manda işletmesi faaliyet gösteriyor. Her işletmenin 40 ile 65 arasında hayvanı var. Ancak 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonrasında Kafkaslarda göç eden ailelerin ayak olduğu geleneksel manda yetiştiriciliği yok olmaya aday. Nisan 2015’deki 8. Asya Manda Kongresi’nin de mandalarını hızla yitiren İstanbul’da yapılacak.

Medyaya baskıyı okurla göğüslemek

HaberVs, “bağımsız medya arayışı” haber dizisinde bu kez Bağımsız İnternet Gazetesi T24’e mikrofon uzatıyor.

T24, “kitle fonlaması” ya da medya özelinde “okur destek fonu” olarak isimlendirilen yönteme başvuran Türkiye’deki az sayıdaki yayın organı arasında. Sadece medyada faaliyet gösteren ve bunun dışında geliri bulunmayan kuruluşların başvurduğu bu yöntem, “editoryal bağımsızlığın, ekonomik bağımsızlıktan geçtiği” düşüncesinden hareketle okuru, bağımsız gazeteciliğe katkıda bulunmaya çağırıyor.

Kendisini “Hiçbir kişi, kurum, kuruluş ve oluşumla doğrudan, dolaylı ya da rastlantısal bir ilişkisi bulunmayan bağımsız internet gazetesi” diye tanımlayan T24, geçtiğimiz sonbaharda  “Okur Fonu Projesi” gerçekleştirdi. 45 süreli kampanyada oluşan 102 bin TL'lik fonu, görüntülü (video, multimedya) haberler üretmek için kullandı. 

T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın'a göre “arkasında habercilik kaygısından başka birşey bulunmayan yayıncılık” için kamuoyu ilgisi ve katkısının önemine dikkat çekiyor:

HaberVs “bağımsız medya arayışı” dizisi:

Açık Radyo Dinleyici Destek Projesi

dokuz8 Haber Ağı

Türkiye’de basına dört bir taraftan yapılan baskıyı kollarımızı kavuşturup izleyemeyiz. İşte böyle bir durumda okur fonu işin içine kamuoyu da dâhil edildiği için çok önemli” diyor. Akın’a göre bu yöntem haberi ve haberciyi, işveren, reklam veren ya da siyasi elitlere karşı koruma seçeneklerinden sadece biri. Ancak tek başına yeterli değil.  “Kitle fonlaması, kısa vadede medyanın direncini arttırmaya yönelik, örneğin reklam gelirlerinin azaldığı durumlarda hayatta kalmasını sağlayacak bir yöntem. Ancak sadece bu yöntemle ayakta kalmaya çabalayan bir mecranın inşası bambaşka bir deneyim” diyor Akın. 

Kampanyaya katılımın beklenenden yüksek olması Doğan Akın’a göre, Türkiye’de uğradığı itibar erozyonuna rağmen gazetecilik faaliyetine hâlâ inanlar olduğunu göstermesi bakımından umut verici. Akın, “topladıkları parayı ne yaptılar” gibi bir kuşkunun oluşmaması için bu tür girişimlerin şeffaf yürütülmesinin önemine de dikkat çekiyor: “Bu hem güncel kampanyanızın hem de gelecekteki kampanyalarınızın sağlığı açısından çok önemli.”

T24’ün editoryal bağımsızlığı desteklemek ve geliştirmek amacıyla kuruluşuna önayak olduğu bir başka girişim de Bağımsız Gazetecilik Platformu Punto 24 ile de kaynak arayışını sürdürüyor. T24 yazarı Hasan Cemal başkanlığında kurulan platformun etkinlikleri ve aldığı destekler, platform24.org sitesinde paylaşılıyor.

@KarsiDirenis

Karşı gazetesinin çalışanları, imtiyaz sahibi Turan Ababey’in dün ilettiği ani kapatma kararının ardından gazetenin İstanbul Zeytinburnu’daki binasında “Karşı direnişe” devam ediyor. Hak ettikleri maaş, ihbar tazminatı, fazla mesai ücretlerinin ödenmesi ve gazete kurulurken yönetim tarafından verilen sözlerin tutulması isteyen emekçiler, bu haklarını alana kadar binadan ayrılmayacağını belirtiyor.

“Gezi ruhundan esinlenerek” kurulan Karşı, “Yalana Karşı gerçeğin gazetesi” mottosuyla 9 Şubat’ta yayınlanmaya başlamıştı. Çalışanların ifadesine göre yönetim, Karşı emekçilerine en az bir yıl çalışma garantisi vermişti.

Saat 13:30’da yaptıkları toplu açıklamada, “‘Penguen Medya’ya karşı bağımsız gazetecilik idealiyleKarşı’da bir araya geldiklerini dile getiren çalışanlar, bu nedenle, kapatma kararının sadece ekonomik mağduriyet değil, gazeteciler için meslekî ve okurlar için de hak mağduriyeti yarattığını dile getiriyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) adına konuşan Gazeteci Arzu Demir, dünden beri Karşı’daki meslektaşlarıyla bir arada olduklarını, destek vermenin ötesinde sendikanın bizzat direnişin içinde olduğunu söylüyor.  

Yayın yönetmenliğini üç gün önce devralan Kutlu Esendemir de HaberVs muhabirlerine yaptığı açıklamada,  gazetenin neden kapatıldığı sorusunun cevapsız kaldığına dikkat çekiyor: “Bu kadar güçlü bir tepkinin ortaya çıkmasının nedeni, gazete patronajının yarattığı güvensizlik. Bu patronajın kendi başarısızlığıdır.”

Karşı çalışanları, ilk sayısını dün hazırladıkları tek sayfalık Karşı Direniş gazetesini, direnişleri boyunca Twitter’da @KarsiDirenis hesabından paylaşacak.

Üç yaş futbol okulu

İstanbul Kadıköy’deki Windas Futbol Okulu, Türkiye'de futbol eğitimini üç yaş grubundan başlatan ilk ve tek futbol okulu. Ülkemizde Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi büyük futbol takımlarının bile altyapı çalışmalarına küçük yaş gruplarını dahil etmediğini söyleyen Windas Futbol Okulu Antrenörü Abdulkadir Ünal, Takımların altyapıya önem vermemesi nedeniyle Türkiye'nin futbol altyapısı bakımından zayıf bir ülke olduğu görüşünde.

Üç yaşın, çocukların futbola başlamaları için erken bir yaş olmadığını vurgulayan Ünal, Avrupa'da; İngiltere, Hollanda, Almanya gibi futbolda başarılı olan ülkelerin altyapı eğitimlerini erken bu yaşta başlattıklarını ifade ediyor. Antrenörlük eğitimini Almanya'da tamamlayan ve uzun yıllarını bu ülkede geçiren Ünal, üç yaş grubunda başlattıkları futbol eğitiminin önemli bir açığı kapattığını belirtiyor.

Windas Futbol Okulu, Abdülkadir Ünal'in Almanya'daki bağlantıları sayesinde Berlin'de yapılacak altyapı turnuvalarına da davet edildi. Berliner Athletik Klub 07 (BAK 07)'nin Haziran ayında Almanya Berlin’de ev sahipliği yapacağı futbol altyapı turnuvalarına Windas Futbol Okulu öğrencileri de katılacak.

Turnuvaya 2000-2001, 2002-2003 ve 2004-2005 yaş grubu olarak 3 takım halinde katılmayı planlayan okul, 7 asıl, 3 yedek oyuncu olarak her grup için 10 kişilik takımlarla Berlin'e gidecek. Haziran ayında ilki gerçekleşecek olan futbol altyapı turnuvasının gelenekselleşerek her yıl yapılması planlanıyor.

Turnuvayla ilgili herhangi bir beklentilerinin olmadığını belirten antrenör ve veliler, çocukların sosyalleşmesi ve bu konuda deneyim kazanmasının öncelikli olduğunu vurguluyor.

dokuz8'in kostümlü provası

Yurttaş odaklı, çok paydaşlı haber ağı platformu” dokuz8, test yayınını 30 Mart yerel seçimlerinde gerçekleştirdi.

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nden yapılan bu ilk yayına katkı veren yuttaş haberciler ve gazeteciler, HaberVs mikrofonlarına anlatıyor.