Beyoğlu'nun tadı kaçıyor

Daha çok Emek Sineması’yla gündeme gelen ancak Beyoğlu’nun tarihi yapıları Cercle D’orient (Serkildoryan), İsketinj Apartmanı, Melek Apartmanı, İpek ve Rüya Sineması’nı kapsayan restorasyon projesiyle ilgili tartışmalar 2012’yi de meşgul edeceğe benziyor.

Mülkiyeti Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) ait olan bina grubunun restorasyonu gerçekte 1993’ten beri konuşuluyordu. Tartışmaları hızlandıran gelişme ise İstanbul 9. İdare Mahkemesi 12 Mayıs 2010’ta “uygulanması halinde telafisi güç ya da imkansız zarar doğuracak nitelikte olduğu” gerekçesiyle durdurduğu restorasyon projesini, bilirkişi raporunu gerekçe göstererek 1 Aralık’ta bozmasıydı.

Uzun süredir sessiz kalan proje sahipleri de yavaş yavaş fikirlerini beyan etmeye ve projeye getirilen eleştirileri cevaplamaya başladı. Ancak cevaplar, Emek Sineması ve diğer yapıları kapsayan proje için dile getirilen endişelere yanıt vermekten uzak görünüyor.

Örneğin, projeyj yüklenen Kamer İnşaat’ın ortaklarından Levent Eyüboğlu, kamuoyunun tepkisini dikkate alarak projeye talip olan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) başkanı Bülent Eczacıbaşı’na yönelik şunu söylüyor: “İlk yapacağımız iş, projemizi Bülent Bey’e de anlatmak olacak. Anlatalım, o da bir rahatlasın diye düşünüyoruz.”  (Radikal, 12 Ocak 2012)

Eyüboğlu, Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda ise bu ana kadar konuşmamış olmalarını “konunun yargıda olmasına” bağlıyor. Yine Eczacıbaşı’na yönelik “Şimdiye dek Beyoğlu’nda yapılan en korumacı projeyi yaptığımızı anlayınca kendisi de bizi destekleyecektir. Açıklamasını da bir işadamı olarak bilgi eksikliğinden yapılmış bir açıklama olarak görüyorum. Zaten öbür türlü etik değil. Bütün izinleri aldık. Durum, önerdikleri gibi 6 ay bekleyelim, ondan sonra proje üretiriz diyecek bir noktada değil. Bu projeyi daha fazla bekletirsek bir-iki sene sonra yıkıntılar üzerinde hep beraber ‘Emek yıkılmasın’ deriz.” (Cumhuriyet, 10 Ocak 2012)

Levent Eyüboğlu aynı röportajda artık tartışılacak bir durum olmadığını, ürettikleri projenin bilimsel, kültürel, tarihi altyapısını oluşturduklarını ve onay da aldıklarını söylüyor. Bu noktadan sonra tartışılacak tek şeyin işletmeyle ilgili olacağını, buna açık olduklarını söylüyor.

Hukuki süreç tamamlanmış değil.  Ancak Kamer İnşaat, inşaat ruhsatı için başvurmaya hazırlanıyor. Eyüboğlu’na göre inşaat 4 ile 9 ay arasında başlayabilir.

HaberVs, kamerasını, söz konusu projenin hayata geçmesiyle birlikte İstanbul ve Beyoğlu’nun yitireceği bir başka değerine, 1944’ten bugüne Cercle D’orient binasında hizmet veren İnci Pastanesi’ne çevirdi.

Yazı: Gökhan Tan

Pazarcının sesi kısılacak mı?

Gümrük Ve Ticaret Bakanlığının hazırladığı Yeni Hal Yasası 1 Ocak 2012'de  yürürlüğe girdi. Artık pazarda geçiş yollarında mal teşhir edene, çevreyi rahatsız edecek şekilde bağırarak satış yapana, satış yerini temiz tutmayanlara ve terazide hile yapanlara para cezası kesilecek.

Yeni yasaya göre, terazide hile yapanlar 200 lira, satış yerini temiz tutmayanlar ise 50 lira ceza ödeyecek.  Yasanın en dikkat çekici yönü ise pazar esnafına bağırmayı yasaklaması.  Artık müşteri çekmek için bağıran Pazar esnafı 50 lira para cezası ödemek zorunda kalacak. Vatandaş pazarcının sesinin kısılmasına karşı çıkarken, pazar esnafı ise fikir ayrılığına düşmüş durumda. Kimi “50 lirayı verir yine bağırırız işimiz bu” derken kimi de bu uygulamanın doğru olduğunu düşünüyor.  

'Emek bizim, İstanbul bizim'

Mahkemenin kendi aldığı, “Emek Sineması’nın yıkımını durdurma” kararını iptal etmesini  protesto eden binlerce insan dün Beyoğlu’ndaydı.

Taksim Meydanı’ndan Yeşilçam Sokağı’na yürüyen, sokakta çadır kurarak sabahlayanlar arasında kimlerdi? Sinema tutkunları, sanatçılar, mimarlar, müzisyenler, öğrenciler, aktivistler, milletvekilleri, hukukçular, İstanbul’un İstanbul gibi kalmasını isteyenler… Kısacası kentin ve sanat tarihinin hafızası olan Emek’in, yerine yapılacak bir AVM’nin üçüncü katına taşınmasına karşı olanlar…

Video:
Yusuf Kasuto, Gökhan Tan, Canol Soybay

İsyanbul Kültür Sanat Varyetesi, Beyoğlu için Mücadele İnisiyatifi, Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), Sinema Emekçileri Sendikası (SİNESEN), İşçi Filmleri Festivali, Yeni Sinema Hareketi, İMECE-Toplumun Şehircilik Hareketi, Kamusal Sanat Laboratuvarı, Oyuncular Sendikası ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi “Emek”in peşinde kurum olarak sokağa çıkanlar arasındaydı…

Müzisyenler, İstanbul’un en soğuk gecesine rağmen saatlerce süren protestoya yaptıkları katkıyla, Emek’in herhangi bir mekan ve yapılan şeyin de sıradan bir eylem olmadığını gösterdi. “Emek bizim, İstanbul bizim” diyenleri sanatlarıyla destekledi.

İki birden küçük mü?

İstanbul 9. İdare Mahkemesi, Emek Sineması için öngörülen projenin “telafisi güç ya da imkansız zarar doğuracak nitelikte olduğu” gerekçesiyle 12 Mayıs 2010’da yürütülmesinin durdurulmasına karar vermişti. Üç uzmandan oluşan bilirkişi heyeti, hazırladığı raporu 18 Nisan 2011’de mahkemeye sunmuştu. Bu raporda iki uzman dava konusu projenin kültür dokusuna uygun olmadığını belirtirken bir uzman, sinemanın AVM projesi içinde taşınarak yükseltilebileceği yönünde görüş bildirmişti. Mahkeme, 01 Aralık 2011’ta bilirkişi raporuna ve 2010 baharından itibaren devam eden kamuoyunun verdiği mücadeleye rağmen, yürütmeninin durdurulması kararını kaldırmıştı.

Beyoğlu için mücadele vakti

Emek Sineması’nın yıkılmaması için dün akşam yapılan eylem Beyoğlu’nun son günlerdeki en renkli görüntülerine sahne oldu.

Taksim Meydanı’ndan Emek’e sloganlar eşliğinde yürüyen binler, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki şubesi öğrenci “işgali” altında olan Starbucks’ın önünden geçerken ilk büyük hareketlenmeyi yaşadı. Eyleme davullarıyla eşlik eden bir grup, kahve zincirinin Beyoğlu şubesine yaklaşık 10 dakikalık “ziyarette” bulundu ve müziklerine burada devam etti. “Boğaziçi Üniversitesi yalnız değil” ve “Starbucks üniversitelerden defol” sloganlarıyla soğa döndü.

Beyoğlu’ndaki varlığı tepki gören, İstiklal Caddesi’nin ilk AVM’si olan ve kaçak iki katı yıkım kararına rağmen hâlâ işletilen Demirören AVM, yürüyüşün bir sonraki durağıydı. Polis, Demirören AVM’nin önünde barikat kurdu. Ancak yaklaşan kalabalığı görünce AVM’nin özel güvenliğinin de barikata katılmasını istedi. Eyleme katılanlardan “bina”ya giren olmadı. Ancak basın açıklamaları ve protestolar Emek Sineması’nın bulunduğu Yeşilçam Sokağı’na girmeden önce burada yapıldı.

AVM’nin alt katındaki mağazalar kepenklerini kapamak durumunda kaldı. “Bina” üzerine Orhan Veli’nin “[AVM] Ne kadar güzel şey / Yolun üstündeki bina yıkıldığı zaman / Bilinmeyen bir ufuk görmek” dizelerinden oluşan pankart asıldı. Bu sırada bir grup eylemci, mağazanın kapanan kepenklerine yumurta fırlattı.

Eylemciler daha sonra Yeşilçam Sokağı’nda müzikli protestoya devam etti. Emek için sokağa çıkan binlerce kişiye müziğiyle destek veren Direniş Ritimleri,  Mimarlar Odası’nın bugün için hazırladığı “Beyoğlu için mücadele vakti” dövizi altında, gece boyunca soğuk havayı ısıtmaya devam etti.

Adalet için, özgürlük için 26 Aralık'ta Çağlayan'da

22 Kasım'da başlayan ve redd-i hakim taleplerinin incelenmesiiçin ertelenen Oda TV davasının duruşmalarına 26 Aralık'ta, İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde devam ediliyor.

Aralarında HaberVs Editörü Ahmet Şık ve Gazeteci Nedim Şener'in de bulunduğu, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul, Müyesser Uğur gibi gazetecilerin yargılandığı Oda TV davası Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gazetecilere Özgürlük Platformu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gibi meslek örgütlerinin yanısıra yabancı meslek örgütleri tarafından da yakında izleniyor.

Ahmet Şık ve Nedim Şener gözaltına alındığından beri sivil inisiyatif olarak pek çok eylem gerçekleştiren “Ahmet ve Nedim’in Gazeteci Arkadaşları” (ANGA)  İstanbul Özel yetkili 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek 'odatv' davasında kamuoyunu, hak savunucuları ve gazetecileri adaletin takipçisi olmaya çağırıyor.

Video tasarımı:
Güventürk Görgülü-Ertan Önsel
Kurgu asistanı: Yusuf Kasuto
HD kamera: Ertan Önsel
Aktüel görüntüler: Batuhan Acar, Yusuf Kasuto, Ali Mut, Tuğçe Erçalık, Duygu Sipahioğlu

 “Her sabah yeni bir gözaltı haberiyle uyanıyoruz” diye başlayan ANGA açıklaması “Oda TV davasında sadece gazeteciler değil halkın haber alma özgürlüğü de yargılanıyor. Bu davada sanık sandalyesinde kitaplar, haberler, yazılar var. Bu davada hakim önüne 'ifade özgürlüğü' çıkarılıyor” sözleriyle devam ediyor.  Kamuoyuna çağrı için bir video da hazırlayan ANGA, “Sadece gazetecilere değil, düşünceye ve gerçeğe özgürlük talebiyle” Haber alma, haber verme, fikir açıklama ve muhalefet etme hakkını savunmak isteyen herkesi 26 Aralık Pazartesi saat 12:30’da Çağlayan Adliyesi’ne bekliyor.

ANGA'nın bloğu: Özgür Basın

Tarlabaşı'nda mağduriyet

66 yaşındaki Jirayr Zincirci, iki yıl öncesine kadar 12 ailenin yaşadığı Claudia Apartmanı’nın son sakini.  Ancak Sakızağacı Caddesi’ndeki 40 yıldır yaşadığı tek göz oda, artık onun oturamayacağı kadar değerli…

Zincirci, Tarlabaşı'nda yürütülen kentsel dönüşüm projesi nedeniyle, kedileriyle birlikte yaşadığı ancak tapusunun bulunmadığı evini terk etmek durumunda. (Bu ev yıllarca hizmet ettiği ev sahibi tarafından kendisine verilmiş.)

Beyoğlu Belediyesi Zincirci'den dün itibarıyla evini terk etmesini istemişti. Ancak mağduriyeti, Radikal gazetesine tarafından haber yapılınca taşınması ertelendi. Başkan Ahmet Misbah, Zincirci'yi makamında kabul ederek kendisine bir ev sözü verdi. Belediye şimdi onun için uygun kiralık bir ev arıyor. Ayrıca dönüşüm projesi tamamlandığında ona Tarlabaşı'nda kalıcı bir konut verileceği taahhüdünde bulunuyor. 

Jirayr Zincirci, yenileme projesi nedeniyle Tarlabaşı'nı terk etmek durumunda bırakılan insanlardan sadece bir tanesi. Öyküsünün basında yer bulması nedeniyle barınma sorunma sorunu, şimdilik, çözülmüş görünüyor.

Ya diğerleri?

Emek'i neden yıktırmıyoruz?

Sanatseverler ve aydınlar, Emek Sineması’nın yıkımını engellemek için tekrar örgütleniyor. İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nin, yıkımla ilgili geçtiğimiz yıl aldığı “yürütmeyi durdurma” kararını, bilirkişi raporunu gerekçe göstererek 1 Aralık’ta iptal etmesi üzerine bir dizi eylem planlanıyor.

İsyanbul Kültür ve Sanat Varyetesi tarafından duyurulan ilk eylem 24 Aralık’ta Taksim’de gerçekleşecek. Saat 16:00’da meydandan Emek Sineması’nın bulunduğu Yeşilçam Sokak’a yürünecek ve sinemanın önünde bir basın açıklaması yapılacak.

Çadırınızı, uyku tulumunuzu, battaniyenizi, çayınızı, kahvenizi ve isyanınızı alın, gelin!” diyerek tüm sanatseverleri Emek’i korumaya davet eden varteye, müzikle, sohbetle, sessiz sinema oyunuyla sabaha kadar devam edecek bir eyleme hazırlanıyor.

Beyoğlu’daki sinemanın yıkılarak, bir AVM’nin içinde tekrar inşa edilmesini öngören proje geçen yıl gündeme gelmiş, Emek Sineması’nı Yıktırmayalım Platfomu adı altında örgütlenen sanatseverler 19 Nisan 2010’da gerçekleştirdiği büyük eylemle projeye karşı çıkmıştı.  İstanbul 9. İdare Mahkemesi 12 Mayıs 2010’ta “uygulanması halinde telafisi güç ya da imkansız zarar doğuracak nitelikte olduğu” gerekçesiyle proje için yürütmeyi durdurulma kararı almıştı. Mahkeme, kendi aldığı kararı 1 Aralık'ta bozmuş oldu.

Emek Sineması’nın yıkılmasına neden karşı çıkılıyor? ve neden korunması gerekir?  HaberVs, sinema yazarları Tunca Arslan, Atilla Dorsay, Alin Taşçıyan ve Uğur Vardan’a bu soruyu yönetti. 

(SK/CS/GT)

Var mısın frizbi maçına!

Yaklaşık 40 yıldır dünyada yaygın bir spor dalı olan frizbi 5 yıldır Türkiye’de de oynanıyor. “Ultimate Frisbee” adı verilen spor dalı dünyada kadın ve erkeklerin beraber oynadığı 2 branştan biri.  
Yalnız ABD’de 4.9 milyon kişi bu sporu yaparken, Türkiye’de ortalama 150 kişi frizbi oynuyor. ABD’de neredeyse bütün üniversitelerin frizbi takımı bulunuyor. Londra’da 26 farklı takım bulunurken, Türkiyede turnuvalara katılabilecek düzeyde 6 takım bulunuyor;

ODTÜ, İTÜ, Bogaziçi Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Kulüp takımı olarak da Türk Kası ve Caddebostan Olimpik frizbi takımına sahip. Şu anda Yeditepe Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Yeni Asır Üniversitesi’nde takımlar kurulma aşamasında.
Türkiye’de henüz yeni bir spor dalı olduğu için antrenör bulunmuyor. Dünyanın diğer takımlarının, internet üzerinden yayınlanan çalışma tekniklerinden bilgi edinerek, oyuncular kendi aralarında çalışıyorlar. Uluslararası turnuvalarda ise takım kadrosundan seçilen 14 kişi maçlara çıkıyor.

Oyunun kuralları

Oyunda 2 temel mevki var. “Handler” ve “Cutter”. Handler oyun kurucu; oyunu okuyabilen, pas becerisi yüksek oyuncular oluyor. Cutter’ın hızlı koşabilmesi, ciddi bir kondüsyona sahip olması gerekiyor.
World Flying Disk Federation tarafından belirlenen oyunun temel kuralları; disk eldeyken yürünmez, koşulmaz ve sabit bir ayak üzerinde hareket edilir. 10 saniye içinde diskin elden çıkması gerekir. Çıkmazsa disk diğer takıma geçer. Temassız bir oyundur rakibe dokunulamaz. Çok yorucu olduğu için oyuncu değiştirme hakkı sınırsız.

Uçan daireden esinlenen oyuncak

175 gram ağırlığında bir diskle oynanan frizbinin öyküsü 1950'li yıllarda Walter Frederick Morrison adlı bir girişimcinin, halkın UFO'lara olan ilgisi nedeniyle uçan dairelere benzeyen bir oyuncak yapmasıyla başlıyor. “Plüton Tabağı” adı verilen oyuncak kısa sürede tanındı. Oyuncağın üretildiği firmanın çalışanı, üniversite öğrencilerinin birbirlerine teneke kutu kapağı atarak oynadıkları bir oyun gördü. Öğrenciler bu oyuna “freesbee” diyorlardı. Evlere teneke kutularda kek ve bisküvi servisi yapan bir firmaya ait olan Frisbee adı böylece tescil ettirildi. Çocukların oynadığı bir oyuncak olan frizbi, herkesin pikniklerde ve sahillerde oynadığı bir oyun haline geldi.
 1960'lı yıllarda ABD Deniz Kuvvetleri havada süzülerek ilerleyen işaret fişekleri, frizbi model alınarak tasarlandı. Bu frizbiler, gece karanlığında aydınlatma fişeği olarak da kullanıldı.

 Üç tip Ultimate Frisbee turnuva tipi var; çim saha, plaj ve kapalı saha. Turnuva türüne göre maçların süresi değişiyor.
ABD’de hakemli oynanan Ultimate Frisbee, Avrupa ve Türkiye’de hakemsiz oynanıyor. Faul durumlarında oyuncular faulü kendileri belirtiyor. Atış yaparken faul yapılırsa ve oyuncu faulü reddederse tekrar başa dönüyor ve oyun kaldığı yerden devam ediyor. Koşan oyuncuya faul yapılması durumunda o oyunca diski tutmuş sayılıyor ve oyuna devam ediliyor.

Centilmenlik ödüllendiriliyor

Ultimate Frisbee sporunu diğer sporlardan farklı kılan en önemli özelliği, en değerliği ödülün şampiyonluk ödülü olmaması. Turnuvayı kazanan takım şampiyonluk ödülünü alıyor. Her takıma maçtan önce dağıtılan formlarda diğer takımlara oyun bilgisi, centilmenlik düzeyi, saygılı davranma gibi klasmanlar altında takımlar birbirine puan veriyor. En yüksek puanı alan takım en önemli ödül olan “oyunun ruhu” ödülünü alıyor. Turnuva sonrası, turnuva organizatörü olan takım parti veriyor. Parti mekanını en son terk eden oyuncunun takımı ise parti ödülünü alıyor.
Ultimate Frisbee oyuncuları, sporda arkadaşlık ve dostluğun her zaman ön planda olduğunu, bu nedenler her turnuvanın festival havasında geçtiğini belirtiyor. Hedeflerinin sporu yaygınlaştırmak ve önümüzdeki yıl üniversite sporlarına dahil edilmek olduğunu söylüyor.

Ersanlı'nın dersleri devam ediyor

Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın KCK operasyonları kapsamında, BDP Siyaset Akademisi'nde ders verdiği gerekçesiyle tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Ersanlı gibi BDP Siyaset Akademisi'nde ders vereceklerini açıklayan bir grup akademisyen, ilk derslerini vermek için 26 Kasım saat 10.00'da Atatürk Kültür Merkezi önünde buluştu.

BDP Ümraniye binasında gerçekleştirilen ve herkesin katılımına açık olan eğitimde Prof. Nüket Esen, Prof. Fatma Gök ve Prof. Meryem Koray ders verdi. Saat 11.00’de başlayan ve 14.00’de sona eren derslerin ilk gününde, toplumsal cinsiyet, insan hakları ve edebiyat konularına ağırlık verildi.

Akademisyenlerin özgürlüğünü vurgulamak amacıyla imza toplayan 700 akademisyen, BDP siyaset akademisinde derslerini vermeye hazırlanıyor. Önümüzdeki aylarda, siyaset akademisinin bulunduğu diğer illerde de derslere başlanacak.

“Oda TV davası demokrasiyi sınıyor”

HaberVs Editörü Ahmet Şık ve Nedim Şener'in de aralarında bulunduğu 10 gazeteci ve yazarın yargılandığı Oda TV davasınanın, bugün Çağlayan Adliyesi'nde görülen ilk duruşmasını izleyen katılımcılar görüşlerini HaberVs ile paylaştı.

Gazeteciler Philippe Leruth (Avrupa Gazeteciler Federasyonu [EFJ – European Federation of Journalists] Başkan Yardımcısı), Steven Ellis (Uluslararası Basın Enstitüsü [IPI – International Press Institute] Avrupa ve Kuzey Amerika Basın Özgürlüğü Danışmanı), Erol Önderoğlu (Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü [RSF – Reporters Without Borders] Türkiye Sorumlusu), Ece Temelkuran (HaberTürk), Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala ve “vatandaş” Nezih Kesim'in ortak görüşü davanın basın özgürlüğünü hedef aldığıydı… (YK/EÖ/GT)