Oradaydık

“Neden buradasınız” dediler, “Bugün ifade özgürlüğü, yarın cumhuriyet için” dedik. Bugün, saat 12’de Taksim Meydanı’ndaydık. O saatte derste olmamız gerekiyordu ama sırf orada olmak için izin almıştık. Dilediğimiz gibi düşüncelerimizi anlatabilmek, bunu yaptıkları için hapis yolu gösterilmiş binlerce gazetecinin yalnız olmadığını Türk ulusunun haktan hukuktan anlayan azınlığınca göstermek için oradaydık. Ülke gerçeklerini bir takım kurumlardan … Devamını oku

Gazetecilerin eyleminin düşündürdüğü

Bir gazeteci adayı olarak geleceğim açısından iyi olanı öğrencisi olduğum Ahmet Hocam mı, yoksa onu içeri alanlar mı biliyor? Ergenekon terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle çoğunluğunu gazetecilerin oluşturduğu 11 kişinin dün sabah gözaltına alınmasının ardından medya mensupları Taksim İstiklal Caddesi’nde az önce sona eren bir eylem gerçekleştirdi. 1 Mart’ta yayın hayatına başlayan Aydınlık Gazetesi hazırlık … Devamını oku

“Ahmet Şık, ortak tepki için son nokta”

HaberVs Gazetecilerin dün gözaltına alınan meslektaşlarına destek için Ankara ve İstanbul’da eylem yaptığı saatlerde Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, NTV ekranındaydı. Bayramoğlu, bugünkü köşesinde “Ergekenon davasıyla ilgili gözaltına altına alınması aklımı da vicdanı mı da her anlamda, her açıdan rahatsız eder” dediği HaberVs editörü Ahmet Şık hakkında konuştu. Bayramoğlu’nun konuşmasından bazı bölümler şöyleydi: Ahmet Şık’ın … Devamını oku

Tutuklu ve gözaltındaki gazeteciler için yürüyüş

HaberVs Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun, Ergenekon soruşturması kapsamında dün gözaltına alınan gazetecilere destek vermek için Taksim’de düzenlediği yürüyüşe binin üzerinde katılım vardı. Taksim Tramvay durağı civarında toplanan katılımcılar saat 12:00’den itibaren İstiklal Caddesi’nde yürüyüşe geçti. Gerek gözaltında olan gerekse cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan, yargılanan ve haklarında soruşturma açılan tüm gazetecilerle dayanışma amacını taşıyan yürüyüş … Devamını oku

“Ergenekoncu” yetişmek

’tan takip edebilirsiniz Gazeteci olmak bu kadar kötü bir şey ise, üniversiteler bu eğitimi veren bölümleri kaldırsın. Çünkü “Ergenekoncu” yetiştiriyorlar! Ancak gazetecilik kötü bir şey değilse ve üniversiteler bizlere bu şansı sağlamakta haklıysa, birileri bizi Ergenekonculaştırıyor. Son yıllarını, Ergenekon soruşturmasının yürütülmesindeki çarpıklıkları ortaya koymak için harcayan hocam Ahmet Şık da artık “Ergenekoncu” olduğuna göre, ülkemdeki … Devamını oku

Gazetecilere sorduk: Neden Twitter?

Ethem Sucu – Dila Özsoy – Koray Çil Muhabirimiz Barış Uygur’un yaptığı “O protestocu öğrencilerin halleri” başlıklı haber Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri bölümü tarafından yayınlanan HaberVs’nin, bu dönem, en çok okunan haberi oldu. Haber, 21 Aralık’ta öğle saatlerinde yayına girdi ve okuduğunuz bu haberin yayına hazırlandığı saatlerde okuyucu sayısı 35 bini geride bırakmıştı. … Devamını oku

Medya üst kurulu?

Geride bıraktığımız haftanın en bomba konularından biri, hiç kuşkusuz Habertürk Televizyonu Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut’un Başbakan Erdoğan’ın kahvaltılı toplantısında ortaya attığı “Medya Üst Kurulu” fikri oldu. Başbakan tarafından bile ciddiye alınmayan önerisini ciddiye alıp üzerinde tartışmaya elbette gerek yok. Ancak Türkiye’de medya ve özellikle de internet üzerindeki denetim konusu sürekli gündeme geldiği için, bu konunun … Devamını oku

Margaret Moth

“Somali’deki doğum günlerimizi, Irak’daki gündoğumlarını, Tibet’in zirvelerini, Kongo Nehri’nde yüzüşümüzü ve Champs-Elysées’de paten yaptığımız zamanları düşününce hâlâ gülümsüyoruz. Gülüşlerimiz, sıradışı hayatlarımızdan geriye kalan anılarımızı, kameranın arkasında yaşadığımız hayatın en samimi anlarını yansıtıyor.”

CNN Internationalkameramanı Cynde Strand, 21 Mart’ta ölen meslektaşı Margaret Moth’un ardından www.cnn.com’da bunları yazıyordu. Sadece CNN’deki çalışma arkadaşları değil, dünyanın saygın haber kuruluşlarında çalışan birçok gazeteci, Afganistan’dan Bosna’ya, Irak’tan Gürcistan’a omuz omuza görev yaptıkları Moth’u yazılarıyla uğurladı. Özellikle de kadınlar… Ülkesinin ilk kadın haber kameramanı olan Moth, erkeklerin egemen olduğu bir alanda hemcinslerin neferi olmuştu. Savaş muhabirlerinin, daima saçlarına uyumlu siyah makyajı ve giysileriyle hatırladığı bu güzel kadın, silahların gölgesinde de olsa güçlü duruşundan ödün vermemişti.

Moth’la birlikte kadın haberciler idollerini, İstanbullular ise bir “hemşeri”sini kaybetti. Hayatının son yıllarını CNN’in bölge ofisinde görev yaptığı İstanbul’da geçiren Moth bu kente, öldükten sonra küllerinin getirilmesini isteyecek kadar bağlıydı.

1951’de Yeni Zelanda doğumlu Moth, yaşam tarzına erken yaşlarda karar vermiş gibiydi. İlk kamerasını sekiz yaşında edindi. Gerçek adı Margaret Wilson’dı. “Evlenene kadar babamın ismini, evlendikten sonra da kocamın ismini taşıyorum. Neden kendi adım olmasın” diyerek soyadını Moth olarak değiştirdi (bu ismi, paraşütle atladığı Tiger Moth modeli uçaktan esinlenerek almıştı). Ama aile yaşantısına hiçbir zaman ilgi duymadı, evlenmedi. Kendini, dünyanın zor coğrafyalarında görev yapan şanslı azınlık içinde görüyordu: “Milyoner bile olabilirsiniz, ancak yine de bizim gittiğimiz yerlere gidemezsiniz” diyordu kendisiyle yapılan bir söyleşide. 1983’te Amerika’ya geldi ve 1990 yılında CNN’e geçene kadar Teksas’daki KHOU’da (Amerikan CBSTelevizyonu’nun Houston’daki iştiraki) çalıştı.

Margaret Moth, Lübnan’dan Güney Afrika’ya kadar dünyanın pek çok yerinde yaşanan savaşlarda gönüllü olarak görev yaptı. Koyu siyah saçı ve makyajı, bazen beraber uyuduğu postalları ve her zaman siyah giyinmesi ile kendine has bir stili vardı. Hangi şartlar altında olursa olsun her sabah erken kalkıp saçını, makyajını düzeltmesi ve kilosundan her zaman şikayetçi olması da, güçlü görüntüsü altında aslında bir kadın olduğu gerçeğindendi.

Gürcistan Savaşı’nda birlikte çalıştığı CNNmuhabiri Stefan Kotsonis, Moth’u şöyle anıyor: “Eylemleri izliyorduk. Daha sonra yönetimi devirmek isteyen silahlı göstericiler halkın üzerine ateş etmeye başladı. Ben bu sırada otele gittim. Bir süre sonra bütün muhabirler de otele döndüler. Birine neler olduğunu sorunca aldığım yanıt, ‘Ateş başlayınca hepimiz arabaların arkasına geçip saklanmaya çalıştık. Kameramla beraber eğilmiş otururken birden üstümde bir gölge gördüm. Kafamı kaldırıp baktığımda Margaret ayağa kalkmış, gayet sakin ve korkusuzca silahlı adamları çekiyordu’ oldu. Muhabir bunları anlatırken elleri titriyordu”.

Hayatını değiştiren olay ise 23 Temmuz 1992’de Saraybosna’da yaşandı. Onu ve iş arkadaşlarını taşıyan, üzerinde büyük harflarle “TV” yazan haber aracı bir keskin nişancının hedefi oldu. Moth çenesinden vuruldu. Çenesini, dişlerini ve dilinin bir kısmını kaybetti. İleride o günü şöyle anlatacaktı, “O anda sakin olmam ve bilincimi kaybetmemem gerekiyordu. Eğer bilincimi kaybedersem nefes almayı bırakacaktım, bunu biliyordum.” Amerika’ya dönüp, hastaneye yattığında kendisini ziyarete gelen arkadaşları, yüzünün tamamı bandajlı olan Margaret’ın tanınmayacak halde olduğunu söylüyorlar. Bandajlar ve yaraları yüzünden konuşamayan Moth arkadaşları ile yazışarak anlaşıyordu. Sorduğu sorulardan biri de “Do I look like a monster” (canavara mı benziyorum) idi. Saraybosna’da geçirdiği ilk ameliyatlarda hepatit C kapmıştı. Ancak bundan da kurtulmayı başardı. Bir düzineden fazla ameliyattan sonra CNN’in karşı çıkmasına rağmen 1994’te Saraybosna’ya kendi isteğiyle döndü. Kendisi için endişelenen arkadaşları ise onun ne kadar mutlu olduğunu görüce endişelerini bir kenara bırakmak zorunda kaldılar.

Yıllar sonra “Seni vuran keskin nişancı ile karşılaşırsan ne yapardın” diye sorulduğunda cevabı, “Sanırım sadece beni görüp mü vurdu yoksa rastgele açılan bir ateşte mi vuruldum diye merak eder ve bunu sorardım. Sinirlenmezdim. Çünkü savaşan iki taraf arasına girdiğinizde bunun sonucunda da olanları kabul etmeniz gerekir. Sonuçta biz onların savaşının ortasına girdik ve bu yüzden onları suçlayamam” oldu. Hayatının son yıllarına kadar o savaşların ortasına girmekten vazgeçmedi.

Üç yıl önce kolon kanseri olduğunu öğrendi. Ancak hayata duruşu kadar, hastalığa duruşu da sağlamdı. CNN muhabirleri Christiane Amanpour ve Joe Duran’ın da söylediği gibi hayatını dolu dolu yaşamıştı ve yaşadığı hiçbirşey için pişmanlık duymamıştı. Arkadaşlarının korkusuz olarak tanımladığı Margaret, cesareti ve işine olan aşkı sayesinde Indira Ghandi’nin ölümünden, Körfez Savaşı’na kadar pek çok tarihi olayı takip etme şansını yakaladı.

Moth’un İstanbul’daki görevini devralan Joe Duran, meslektaşı ve 20 yıllık arkadaşını “Margareth tarihin bir parçası olmak istedi ve bunu başardı” sözleriyle anıyor.

HaberVs, kamerasıyla yakın tarihin en büyük insanlık dramlarına tanıklık eden Margareth Moth’u hatırlayan Türkiye’deki tek yayın organı oldu. CNNİstanbul muhabiri Joe Duran’la, Moth’un Yeniköy’deki evinde bir araya geldi. Moth’un görüntülerini HaberVsile paylaşan CNN International’a ve Moth’un evini ilk kez bize açan Joe Duran’a teşekkür ediyoruz.