Sokağın ritmi bu albümde

’a mail atarak doğrudan talep edebilirler. Gypsyhood’a dahil olan müzisyenlerBlacky [Kolombiya]Blacky, 49 yaşında bir müzisyen. 20 yıldır şehir merkezinde, doğaçlama rock, rap ve salsa çalıyor. Bu işi para kazanmak için yapıyor. Netty Rhodes [İngiltere]Netty 34 yaşında ve Londra metrosunda flüt çalıyor. İlahiyat, Din Bilimi lisansı sonrasında müzik masterı yapan Netty 17 ve 18. yüzyıl barok … Devamını oku

Burhan Altıntop’u atlatmak

Bazı karakterler vardır. Sıkkınlığınızı unutturup, moralinizi düzeltir onları izlemek. Avrupa Yakası’nın Burhan Altıntop’u da böyle bir karakter benim için. Engin Günaydın, bu karakterle Türkiye’nin en çok güldüğü oyunculardan biri haline geldi. Nişantaşı’nın taşralı dergi müdürü Burhan’ı o kadar çok benimsedik ki, başka bir Engin Günaydın düşünemez olduk. Öyle ki geçtiğimiz gün gösterime giren, Günaydın’ın kendi … Devamını oku

Kürt açılımının linç hali

Ülkenin doğusunda da batısında da sokaklar kaynıyor. Hükümetin ilan ettiği Kürt açılımı sürecinde, dağdan inerek Türkiye’ye gelen PKK militanlarının karşılama görüntüleriyle başlayan gerginlik sonucu nükseden Kürtlere yönelik linç girişimleri ülke geneline yayıldı. 30 yıldır savaştırılan iki toplum ve kardeş kavgasının öyle oldubittiyle çözülecek bir sorun olmadığı anlaşıldı. Ortaya atılan milliyetçi, şoven kıvılcımlar sokakta karşılık bulmaya … Devamını oku

12 Eylül, darbe, cunta ve ‘Adaleti’

“Copu ağzımıza soktuktan sonra, dişlememiz istenir ve sonra da hızla çekerlerdi. Dökülen dişlerimize bakıp gülerlerdi”… “Sıkı yönetim komutanları tabiiki bu işin çok farkındaydılar. Sıkıyönetim karargahının ilerisinde bir sorgulama merkezi var. Oradaki işkenceyi bilmemesi mümkün mü? Onun gözetiminde, deneyiminde oluyor. Oradan sesler geliyor, bağırmalar geliyor”… “13 yıl cezaevinde tutuklu kaldım. 3 kez idam cezasını çarptırıldım. Bu … Devamını oku

‘Irak ordusunu Türkiye eğitsin’

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarik El Haşimi, ABD askerlerinin çekilmesinden sonra Irak’ın güvenlik açısından komşu ülkelerden destek alabileceğini, bu çerçevede Türkiye’den Irak güvenlik güçlerini eğitmesi için talepte bulunabileceklerini söyledi. Irak’taki asker ve polisi Türkiye’deki güvenlik güçlerinin ciddiyetine ulaştırmak istediklerini söyleyen Haşimi, Türkiye’nin sadece güvenlik güçlerinin eğitimi için değil, ekonomik ve siyasi sorunların çözülmesi için de önemli … Devamını oku

Gazeteciler yaşlandı, Türkiye AB’ye giremedi!

Avrupalı ve Türk gazeteciler bugün, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye ilişkilerini değerlendirmek üzere İstanbul’daydı. Gazeteciler bu işi, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’nun organizasyonuyla 17 yapıyor; “AB – Türkiye Gazeteciler Konferansı”nda bir araya geliyor. İşte 17 yıldır süren bu geleneğin bu seneki ev sahibi İstanbul Bilgi Üniversitesi, Santralİstanbulyerleşkesiydi. “Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkilerinin Geleceği” başlığıyla gerçekleşen panelde … Devamını oku

Güvendikleri topraklara sergiyle döndüler

Tarih boyunca değişik nedenlerle kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalarak Türk topraklarına sığınan siyasi liderler, krallar ve sanatçıların fotoğraflarının yanı sıra bilgi ve belgelerin de bulunduğu “Türkiye’ye Güvendiler” sergisi, santralistanbul’da açıldı. Sergide, Nazım Hikmet’in dedesi Konstantyn Borzecki (Mustafa Celalettin), Nazi Almanyası’ndan kaçan bilim adamları, Macar Kralı II’nci Ferenc Rakoczi, Polonyalı şair Adam Mickiewicz’e kadar pek çok devlet başkanı, politikacı, sanatçı ve ordu mensubuna ilişkin bilgi ve belge bulunuyor. Türkiye’nin İspanya Büyükelçisi Ender Arat’ın derlediği sergi, Bilgi Üniversitesi santralistanbul’da Mayıs sonuna kadar açık kalacak.

Nihai amaç müze kurmak

Türkiye topraklarında hüküm süren devletleri yönetenlerin, zor zamanlarında kucak açtığı sığınmacıların yeterince bilinmediğinden hareket ederek, “Türkiye’ye Güvendiler” sergisini derleyen Büyükelçi Arat, tarih boyunca Türkiye’ye göç edenler temasından hareketle Ankara’da bir müze kurmayı da amaçlıyor. Sergi fikri 1998-2002 yılları arasında Budapeşte ‘de büyükelçilik görevi sırasında aklına gelen Arat, Macarlarla ilgili dokümanları da bu sırada toplamış. Daha sonra yurtdışındaki büyükelçilikler vasıtasıyla bu ülkelerden gelen sığınmacıların envanterini çıkarttırmış. Ankara’daki Rusya Federasyonu ve Polonya temsilcileri gibi bazı büyükelçilikler de önemli katkılarda bulunmuş projeye. Arat, “Sığınmacıların çoğunun başından geçenlerin her biri bir film konusu. Onun için esas amacımız bu konuda bir müze açmak. Ne var ki müze açmak yıllar ve büyük masraflar gerektiriyor. Kısıtlı imkanlarımızla öncelikle sergiyi gerçekleştirmenin uygun olacağını, böylece ilk tohumun atılacağını, daha sonra müze üzerinde çalışılabileceğini düşündüm” diyor.

Yüzbinlerce insanın hikayesi

Daha önce ABD, İspanya ve Estonya’da gösterilen sergi, Medeniyetler İttifakı Forumu sırasında İstanbul’da liderlerin ziyaretine de açılmıştı. Yüzbinlerce insanın hikayesini görsel ve yazılı malzemelerle anlatan sergi; sözkonusu sığınmacıların Türk ve yabancı kamuoyuna tanıtılmasının ötesinde, bu insanların/toplulukların kimliklerinin, ülkelerini terk etme nedenlerinin, Türk topraklarında yaşadıkları sürelerin, ikamet ettikleri şehirlerin, evlerin, yaptıkları faaliyetlerin, bıraktıkları eserlerin, Türkiye’den ayrıldıktan sonra neler yaşadıklarının, haklarında yazılmış kitapların gün ışığına çıkartılabilmesi için tarihçileri ve araştırmacıları teşvik etmeyi de amaçlıyor.

“Devletime sığınanları asla geri vermem”

Padişah Abdülmecid’in fotoğrafının altında, “Tacımı veririm, tahtımı veririm, fakat devletime sığınanları asla geri vermem” sözlerine yer veren sergide, çeşitli millet ve dinden yüzbinlerce sığınmacının hikayesini anlatan görsel ve yazılı malzemeleri görebilirsiniz. Bunların arasında Macarlar, Polonyalılar, İsveç Kralı XII. Karl, Ukraynalılar, Ruslar, Abazalar, Çerkezler, Romenler, Kırım Tatarları, Gürcüler, Azeriler, İranlılar, Afganlar, Kazaklar, Kırgızlar, Cezayirliler, Tunuslular, Yunanlılar, Kürtler yanında Museviler de bulunmakta. Sergiyi gezerken, Albert Einstein’ın Mustafa Kemal Atatürk’e yazdığı mektuba ya da Polonya milli şairi Adam Mickiewicz’in oturduğu evin Dolapdere’ nin karanlık sokaklarından birinde bulunması gibi pek çok şaşırtıcı hikayeyle karşılaşmak mümkün.

Nazım Hikmet’in dedesi de güvenmişti

Sergiye eşlik eden katalogda birbirinden ilginç anekdotlar bulunuyor. Bizzat adı geçen sığınmacıların, yakınlarının veya tarihçilerinin anlattıklarından bazıları şöyle:

*
Polonya’nın işgaline karşı 1848 Ayaklanması’na önderlik eden grubun içinde yer alan Konstantyn Borzecki, önce Fransa’ya sonra Osmanlı’ya sığındı. Müslüman olup Mustafa Celaladdin adını alan Borzecki, Ömer Lütfü Paşa’nın kız kardeşiyle evlendi. Hasan Enver Paşa oğlu, şair Nâzım Hikmet ise torunu.

*Alman filolog Prof. Dr. Traugott Fuchs iki vasiyette bulundu: “Beni İstanbul’da defnedin, eserlerim de Türkiye’de kalsın, bir sergide teşhir edilsin.”

*
Troçki, 1924’te Lenin’in ölmesinin ardından Stalin ile giriştiği iktidar mücadelesini kaybetti. 1929’da Türkiye’ye sürüldü. Troçki 1933’e kadar İstanbul’da, Büyükada’da oturdu.

*
Macarların Atatürk’ü diyebileceğimiz Lajos Kossuth’un anılarında, “Türkiye’nin bugün ve istikbalde mevcut olması Avrupa’nın ve insanlık aleminin yararınadır” diye yazdı.

Seçim bitmedi!

Resmi olmayan sonuçlara göre İstanbul Büyükçekmece’de seçimi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı Hasan Akgün kazandı. Seçimi 640 oyla kaydeden Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) adayı İlker Gürbüz sonuçlara itiraz etti. İtirazın kabul edilmesi üzerine iptal edilen oylar üçüncü kez sayılıyor. CHP’li ve AKP’li partililer, Yüksek Seçim Kurulu’nun bulunduğu Büyükçekmece Adliyesi önünde beklerken olayların büyümemesi için … Devamını oku