Gezi direniş korosundan “beraber” şarkılar

Taksim Meydanı'nda 11 Haziran günü ve gecesi yaşanan polis saldırısı ve çatışmaların ardından dün sabah saatlerinden itibaren meydanda sükunet vardı. Akşam saatlerinde ise iş çıkışı Gezi Parkı'na gelen direnişçilerle birlikte ortam hareketlenmeye başladı. Meydanda bulunan polislerden zaman zaman müdahale sinyalleri gelse de bazı direnişçilerin polisle konuşması sonucunda müdahale olmayacağı anlaşıldı.

Diğer yandan Ankara'da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Nil Eyüpoğlu, Kutluğ Ataman, Ahmet Mümtaz Taylan gibi isimlerle yaptığı görüşme sonrasında Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik'ten açıklama geldi. Çelik açıklamasında Gezi Parkı'na Topçu Kışlası yapılması konusunun referanduma götürülebileceğini, bu konunun AKP Merkez Yönetim Kurulu'nda tartışılabileceğini söyledi. 

Açıklamaların ardından direnişçiler arasında ve Twitter'da yoğun bir referandum tartışması başladı. Bu sırada Taksim Meydanı'na bir kuyruklu piyano getirildi. Piyanist Davide Martello tarafından çalınan piyanoyla önce Atatürk anıtı önünde, daha sonra da Gezi Parkı merdivenlerinin hemen başında şarkılar söylendi.

HaberVs Görsel Haberler Editörü Ertan Önsel tarafından Atatürk Anıtı önünde kaydedilen videoların ilkinde, “Yiğidim Aslanım“, ikincisinde “Bella Ciao” (Çav Bella) sonuncusunda ise “1 Mayıs Marşı“nı Gezi Direniş Korosu'ndan dinleyeceksiniz. Videolarda direnişçilerin yanısıra anıtın önünde bekleyen çevik kuvvet polisleri de konseri dinlerken görülüyor.

“Yukarıyı koruma misyonunu kim vermiş buraya?”

Yaklaşık bir haftadır devam eden Gezi Parkı eylemleri Gezi Parkı'nda şenliğe dönüşmesine rağmen Türkiye'nin, hatta İstanbul'un değişik yerleri direnişçi-polis çatışmalarına sahne oluyor.

4 Haziran akşamı Antakya, İzmir, Dersim gibi illerden çatışma haberleri gelirken Gezi Parkı'nın çok yakınında Taksim’in aşağı tarafında yer alan İnönü Caddesi'yle Dolmabahçe Gazhane Caddesi'nin kesiştiği bölgede de sert bir çatışma yaşandı.

Ancak diğer çatışmalardan farklı olarak bu kez bu kez olay yaşanmaması için polis amirleri göstericilerle konuşma taleplerini basın mensupları vasıtasıyla göstericilere iletti. Polis ve eylemciler arasında yapılan görüşmeler  sonucunda iki taraf yaklaşık bir saat boyunca olay yaşanmaması için oldukça tedbirli davrandı.

Yapılan görüşmelerdeki diyaloglar, eylemcilerin polise, polisin de eylemcilere bakış açısını yansıtan önemli ipuçları taşıyordu. Direnişçilerin, görüştükleri  polis amirine “Biz burada yukarıyı sizden koruyoruz” sözlerine karşılık polis amirinin “Kim verdi size bu misyonu” sorusu, daha sonrasında eylemcilerin “Biz sizi düşündüğünüz için söylüyoruz” demesine karşılık amirin “Ne demek istiyorsun” diye sorması, aslında devletin ve halkın birbirini anlama konusunda nasıl bir güçlük yaşadığının en iyi göstergesi.

Yaklaşık bir saatlik bekleyiş sonunda eylemciler polisin bulunduğu yere yaklaştılar ve polisler dört sefer eylemcileri barikata doğru geri çekilmeleri yönünde uyardı. Polis yaptığı son uyarıda on dakikalık bir süre verdi ve eğer geri çeklimezlerse müdahale edeceğini anons etti. Bunun üzerine kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Ardından göstericilerden biri TOMA’lara doğru yürümeye başladı, birkaç kişi eylemciyi durdurmaya çalıştığı sırada polis müdahalesi geldi ve göstericilerin üzerine su ve biber gazı sıkıldı. (Aşağıdaki video)

Aşağıdaki videoda ise İnönü Caddesi’nden Gümüşsuyu yönüne doğru kaçan göstericilere polisin plastik mermi atması görülüyor. Tabii burada da plastik mermi kullanımının gerekli olup olmadığının konunun uzmanlarınca ayrıca değerlendirilmesi gerekiyor.  


Videodaki görüşmenin tam metni

Eylemci: Bu halk, siz buradasınız diye burada, Onun  dışında niye dursun burada. Taksim’e çıkıyor herkes. Taksim’de gezi parkında duruyor.

Eylemci: Biz lider değiliz abi , biz nereye gitsek onlar oraya gelecek diye bir şey yok yani. Herkesin kendi kafası yani anlıyor musun?

Amir: Çıksın Taksim Gezi parkına

Eylemci:  Polis eve gidecek biz de eve gidecez

Eylemci: Sen burdasın diye duruyolar zaten. Bunun anlamak istemiyorsun galiba. Sen burdasın diye bak bu kadar insan konuştuğumuz için kaç kişi geldi buraya

Amir: Ya! Bir şey yok zaten, akşama kadar aynı şey.

Eylemci: Biz sabaha kadar duracak mıyız böyle?

Amir: Konuşuyorsunuz, gidiyorsunuz konuşuyorsunuz gidiyorsunuz.

Eylemci: Ee tamam  sen 2 gün önce burda değildin, burda kaç kişi vardı? Ben kaç günden beri burdayım. Dün geldim, bu kadar insan buraya indi.

Amir: Tamam biz de diyoruz ki Taksim’e…

Eylemci: Bunların amacı sen buraya geleceksin diye yukarıyı korumak. Bu. Bu kadar insan yukarıyı koruyor.

Amir: Ya Allah Allah yukarıyı koruma misyonunu kim vermiş buraya?

Eylemci: Herkes birbirine verdi abicim burda. Birinin birine vermesi gerekmiyor ki burada

Amir: Olur mu canım ya! Herkes niye buraya geliyor?…

Eylemci: Sizden mi izin alması gerekiyor amirim?

Eylemci: Bi dakka bi dakka dur! Abicim bir şey söyliycem, burda kimsenin başı yok herkes birbiriyle dayanışma içinde

Eylemci: (Size) bu görevi kim verdi?

Amir: Neyi?

Eylemci: Gezi parkı için görevi kim verdi? Gezi parkını koruma görevini?

Amir: Biz devlet memuruyuz.

Eylemci: Ee tamam abi, biz de halkız, özgürüz

Eylemci: Ee tamam ben de halkım, özgürüm.

Amir: Kim verdi o görevi?

Eylemci: Tamam kimse vermedi.

Eylemci: Biz kimseden emir almıyoruz abi. Halk kendi iradesiyle hareket ediyor.

Eylemci: Kimse kimse kimseye emir vermiyor burda

Amir: Evet arkadaşım bak  bizim üzerinde duracağımız husus, biz kendimiz karar veriyoruz ve söylüyoruz.

Eylemci: Biz de kendimiz karar veriyoruz.

Eylemci: Tamam abicim…

Amir: Ee tamam konuşmaya gerek yok kardeşim… Konuşmaya gerek yok.

Eylemci: Bizim için hava hoş, biz burda da bekleriz orda da bekleriz. Bu kadar insan bekler.

Amir: Tamam. Tamam kardeşim.

Eylemci: Biz sizin iyiliğiniz için söylüyoruz durmayın burda.

Amir: Nasıl bizim iyiliğimiz için söylüyorsun?

Eylemci: Durmayın burda.

Amir: (Sinirleriyor) Nasıl iyiliğimiz için? Ne demek istiyorsun? Anlamadım.

Eylemci: Sataşma ya da kavga için demiyorum sana. Sen burda duruyorsun bu kadar insan da burda duruyor.

Eylemci: Demek istiyor ki aramızda provokatörler var.

Amir: Sen benim iyiliğim için derken ne demek istiyorsun kardeşim?

Eylemci: Bak usta! Sen burada durmasan bu kadar insan da burada durmayacak zaten.

Eylemci: Burda durmanızın maksadı ne onu merak ettik yani.

Amir: Kardeşim gidin, gidin..Tamam konuşacak bir şeyler kalmadı. Konuşacak bir şey yok.

Eylemci: Ee yani burada duruyorsun tamam sen de güvenliği sağlamaya çalışıyorsun, biz de kendi aramızda

Eylemci: Bir yerde çözüme ulaşılmayacak…

Amir: Tamam…

Başka bir Polis: Trafiği kapatıyorsunuz arkadaşlar, o yüzden burdayız.

Eylemci: Arkadaşlar! Geri! Tamam geri! TOMA’nın oraya kadar gelmeyin şurda durun yeter. Yeter tamam.


Direniş kareleri

İstanbul Taksim Gezi Parkı'na 31 Mayıs cuma sabaha karşı polisin yaptığı müdahale sonrasında yaşanan ve Türkiye çapına yayılan halk ayaklanması üç gün boyunca HaberVs muhabirleri ve editörleri tarafından İstanbul'da değişik noktalarda izlendi. >Aşağıdaki fotoğraf ve videolarda İstanbul'da yaşananlardan küçük de olsa bir kesit bulacaksınız.

İki polis 1 dakika içinde 10 adet gaz bombası atabiliyor!
1 Haziran 2013 Beşiktaş (Video: Ertan Önsel)

Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Polis üç gün boyunca biber gazını sınırsız olarak kullandı. İçişleri bakanlığının “konuyu inceliyoruz” açıklamasından ise henüz bir sonuç yok (Fotoğraf: Hüseyin Aldemir)

Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Elmadağ Divan Otel'in önü (Fotoğraf: Hüseyin Aldemir)

Çarşı içinde çatışma 2 Haziran 2013 (Video: Ertan Önsel)

Fotoğraf: Gökhan Tan
Fotoğraf: Gökhan Tan
Dolmabahçe, 3 Haziran 2013 saat:02:00 polisin yoğun saldırı anı
(Fotoğraf Gökhan Tan)

Fotoğraf: Gökhan Tan
Fotoğraf: Gökhan Tan
Beşiktaş Meydanı'nda 3 Haziran 2013 sabaha karşı çatışma sonrası
(Fotoğraf Gökhan Tan)

Beşiktaş Barbaros Bulvarı, 2 Haziran 2013 (Video: Ertan Önsel)

Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
İstiklal Caddesi 31 Mayıs 2013 (Fotoğraf: Hüseyin Aldemir)

31 Mayıs 2013 Beyoğlu Mis Sokak (Video: Güventürk Görgülü)

Fotoğraf: Gökhan Tan
Fotoğraf: Gökhan Tan
Taksim Meydanı, 31 Mayıs 2013 iki fotoğraf arasında yalnızca 10 dakika var.
(Fotoğraf: Gökhan Tan)