Katarakt ameliyatı artık korkutmuyor

İstanbul Florance Nightingale Hastanesi’nde, İstanbul Bilim Üniversitesi bünyesinde uzmanlık yapan Doktor Rıfat Rasier katarakt ameliyatı sonucunda ortaya çıkabilecek enfeksiyon riskini sıfıra indiren bir yöntem geliştirdi. Bu yöntem ameliyat sırasında gözün saydam tabakasıyla renkli tabakası arasındaki çizgiden içeri girerken açılan kesiyi yapıştırmak için kullanılıyor. Kataraktın gözden alınması için gözün iç yapısına ulaşmak gerekiyor ve bu işlem sırasında en az 3 milimetre, en fazla 5 milimetrelik kesi oluşuyor. Bu kesiler, katarakt ameliyatı sonrasında gözün iç kısmına bakteri girişine ve sonrasında da göz kaybına neden olabiliyor. Henüz asistanlık döneminde bu durumun önüne geçebilmek için çalışmalara başlayan Doktor Rasier, geliştirdikleri prototiple yaptıkları denemelerde kesin sonuçlar aldıklarını ve ameliyatlara başlamaya hazır olduklarını dile getiriyor.

Sanayi Bakanlığından destek

Uluslararası tıp dergisi Cornea’da yayınlanan çalışmanın yayınevlerinin dikkatini çektiğini ve daha sonra kitap haline getirildiğini söyleyen Rasier, “Kitap birçok ülkede internet üzerinden satışta, uzmanlığımı bitirmeden bu seviyede bir çalışmaya imza atmak benim için çok iyi oldu” diyor.
Denek hayvanlar, kullanılan ilaçlar, mikroskoplar, kesi aletleri gibi birçok harcaması olan bu araştırma Sanayi Bakanlığının da 100 bin liralık desteğini aldı. Bu desteğin, araştırmalarını çok daha ileriye götüreceğini belirten Rasier “Çok daha fazla desteğe ihtiyacımız var ama başlangıç için Sanayi Bakanlığı’nın verdiği bu destek bize çok iyi bir ivme kazandıracaktır” diyor.

Katarakt ameliyatından sonra operasyon rutin olacak

Katarakt ameliyatı olan herkese, operasyon sonrasında Rasier’in tekniği uygulanacak gibi görünüyor. Doktor Rıfat Rasier, geliştirdiği bu uygulamanın katarakt ameliyatından sonrasında rutin hale geleceğini dile getiriyor; “Kornea dediğimiz saydam tabaka yüzde 70-80 oranında su içerir. Bu oran ortalama her insanda aynı olduğu için tüm hastalarımız üzerinde yöntemimizi uygulayabileceğiz. Beklentimiz katarakt ameliyatından sonra bunun bir rutin hale gelmesi.”

Lazer yapıştırma yöntemi ile doku, kornea dokusunda çok iyi tutulduğu için yakın gözlüğünün atılması da gündemde. Bunun üzerinde çalışmalar yaptıklarını belirten Doktor Rıfat Rasier, yakın gözlüğünü ortadan kaldırmak için Boğaziçi Üniversitesi laboratuvarlarında çalışmalara devam ettiklerini söylüyor.

Başkan Farsakoğlu’ndan Kınalıada cevapları


İstanbul Kınalıada’da üç plaj tesisi ve bir restoran 19 Nisan sabahı Kıyı Kanunu’nu ihlal ettiği gerekçesiyle, bir önceki hafta ise birçok gecekondu tapusuz olduğu için Adalar Belediyesitarafından yıkıldı. HaberVskamerasına konuşan tesis yetkilileri, evraklarına bakılmadan, tebligat gönderilmeden işyerlerinin yıkıldığını iddia etmişlerdi. Yıkım sonrasında Adalar Belediyesi Başkanı’nın orada olduğunu ama hiç kimsenin görüşemediğini söyleyen işletme sahipleri, kendi seçtikleri bir kişinin kendilerine başkanlık yapmadığından yakınmışlardı.

22 Nisan günü, öğlen saatlerinde Kınalıada’dan gelen yaklaşık 25 gecekondu sahibi, Büyükada’daki Belediye binasında Başkan’la görüşmek istedi. Bunun üzerine meclis salonunda bir bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Kanunu açıkça ihlal eden gecekondu sahiplerinin çoğu hatasının farkındaydı, çünkü hiçbirinin ruhsatı yoktu. Kınalıada sakinleri, kendi deyimleriyle “70 yıldır burada yaşamalarına rağmen”, evlerinin neden şimdi yıkıldığına anlam veremiyordu.

Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, herkese tebliğ gönderildiğini belirterek, gecekondu sahiplerine yıkım haberinin önceden verildiğini dile getiriyor. Buna rağmen yıkım esnasında gecekondularda yaşayan insanların evlerinin yıkılmadığını belirtiyor. Farsakoğlu, bazı yurttaşların üçer tane gecekondularının olduğuna, bunlardan birinde yaşayıp, ikisini kiraya verdiklerine dikkat çekerek böyle bir duruma müsade etmeyeceklerini vurguluyor. Farsakoğlu, gecekondudan başka barınacak yerleri olmayan insanların evlerinin yıkılmayacağını da özellikle belirtiyor.

Mustafa Farsakoğlu, toplantıdan sonra HaberVs’nin, kaçak iskele, yıkılan tesisler ve gecekondular hakkındaki sorularını cevapladı. Başkan, adalardaki iskelelerin üzerinde sorumluluklarının olmadığını, tek yetkilinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi olduğunu belirtti. Farsakoğlu, Büyükşehir Belediyesi’nin 1 Nisan tarihli “Kaçak iskeleye Adalar Belediyesi izin verdi” açıklamasına da tepkili:

“Biz sadece Kooperatif İskelesi’nin üzerine geçici tente yapılmasına izin verdik ama onlar iskele yapımına müsaade ettiğimizi söylüyorlar!”

Kıyıda tesisleri yıkılan işletmecilerin evraklarının olmasına rağmen, ne yazılı ne de sözlü tebliğ yapılmadan işyerlerinin yıkıldığına yönelik iddialarına ise Başkan Farsakoğlu, bu ruhsatları önceki yetkililerin gayri resmi yollarla verdiğini ve bu belgeleri düzenleyenler hakkında da hukuk mücadelesi başlatıcaklarını belirtirtiyor. Farsakoğlu, tesis sahipleri ve Kınalıada Muhtarı Hüseyin Şahin’in aksine, yazılı ve sözlü tebliğ yaptıklarını, hatta muhtara bile haber verdiklerini ifade ediyor. Farsakoğlu ayrıca bu yapıların gecekondu konumunda olması nedeniyle tebligat gönderilmeden de yıkılabileceğini savunuyor ve bu alanlara tek bir çivinin bile çakılmasının mümkün olamayacağını söylüyor.

Yıkılan tesislerin sahipleri “Buralar kimlere peşkeş çekilecek, bundan sonra ne olacak merak ediyoruz” diye soruyor. Farsakoğlu bu konuda emin konuşuyor: “Halk plajı yapılacak, belediye tarafından işletilecek” diyor. Ada halkının ücretsiz, dışarıdan gelenlerin ücret karşılığı faydalanacağı bu plajların eskisi gibi yüksek fiyatları olmayacağını söylüyor. “Bu projeyle istihdam ve belediyeye gelir sağlayacağız. Bununla beraber kimi tesisler spor tesislerine dönüştürülecek” diye ekliyor.

Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, yıllar önce inşa edilen yapıların kanun gereği yıkıldığını söylerken, birden fazla kanunu ihlal ederek yapılan motor iskelesinin sorumluluğunu ise hiç almıyor. Topu tamamen Büyükşehir Belediyesi’ne atan Farsakoğlu, Adalar belediye binasının bile kaçak olduğunu, üzerinde yapılan projelerin usulsüz olduğunu belirterek tartışmayı daha da ilginç bir noktaya taşıyor.

İskele yerinde, Kınalıada yerle bir

İstanbul Kınalıada’da üç plaj tesisi ve bir restoran, 19 Nisan sabahı kıyı kanununu ihlal ettiği gerekçesiyle yıkıldı. Belediye’nin yıkımları haber vermeden yaptığını iddia eden bu işletmeciler, uzun yıllardır hizmet veren tesislerinin ruhsatlı yapılar olduğunu savunuyor.

Kınalıada’da Büyükşehir Belediyesi ve Adalar Belediyesi’ni karşı karşıya getiren “kaçak iskele” sorunu henüz çözülmemişken, adalılar dün sabah güne iş makinelerinin sesiyle uyandı. Yıkımda kullanılan iş makineleri adaya Heybeliada çıkartma gemisiyle getirildi. Ayazma mevkiindeki Kamo’s Beach, Kumluk mevkiindeki Kumluk Beach ve Ülker Plajı ve merkezdeki Teos Restoran, ilçe belediye ekiplerinin nezaretinde yıkıldı.

Yıkım öncesinde ve sonrasında belediye yetkilerinin ilgisizliğinden yakınan işletmeciler, tesislerinin her türlü belgeye sahip olduğunu iddia ediyordu. HaberVskamerasına tapu senedini, işletme izini gösteren Ülker Plajı tesislerinin sahibi Ayla Aldemir tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Başkan yıkımdan sonra buraya geldi. Kendisine elimdeki belgeleri göstermeye çalıştım. Görevliler, beni başkanımın yanına yanaştırmadı. Benim seçtiğim başkanın yanına neden gidemiyorum”.

30 yıllık tesisinin bir tebligat bile göndermeden yerle bir edildiğini söyleyen Kumluk Beach’ın sahibi Fatih Bozbıyık “Madem kaçaktı, neden bu kadar yıl beklendi, neden ruhsat verildi” derken, binaları boşaltma şansı bile bulamadıklarını ve toplam zararının 3 milyon TL olduğunu söylüyordu.

Kınalıada’da kaçak olduğu gerekçesiyle yıkılanlar sadece turizm amaçlı işletmeler değil. 16 Nisan’da gerçekleşen ilk yıkımlarda, gecekondu niteliğinde olduğu var sayılan 10’dan fazla evin de yıkılmış olduğu göze çarpıyor. Seslerini duyacak bir muhatab bulamamaktan yakınan Muhtar Hüseyin Şahin, mağdurların biraraya gelerek bir heyet oluşturduğunu ve haklarını yargı yoluyla arayacakları bilgisini veriyor.

Adalar Belediyesi Başkanlığı, iddialarla ilgili görüşmek isteyen HaberVs muhabirlerine, haberin yayına girdiği saate kadar cevap vermedi. Belediye, geçtiğimiz ay gündeme gelen “kaçak iskele” inşasıyla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi’yle karşı karşıya gelmiş, her iki taraf, iznin diğeri tarafından verildiğini savunmuştu. Büyükşehir Belediyesi 1 Nisan’da yayınladığı basın açıklamasında, tartışma konusu iskelenin 15 Mart’ta tespit edildiğini ve yasal işlemlerin 15 gün içinde yapılması için Adalar Belediyesi’ne tebliğde bulunduğunu belirtmişti.

Büyükşehir Belediyesi’nin tebligatta belirttiği 15 günlük sürenin sona ermesi üzerine HaberVs Adalar Belediyesi’yle iletişime geçmek istemiş ancak bu girişimine de cevap alamamıştı. HaberVs, iskele konusundaki gelişmeleri öğrenebilmek ve yıkımlar hakkındaki iddiaları açıklığa kavuşturabilmek için Adalar Belediyesi’nin cevabını bekliyor.

İskele cenneti Kınalıada

İstanbul Kınalıada’da inşaat izni alınmadan yapılan motor iskelesi, ada halkının karşı mücadelesine ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun durdurma kararına rağmen tamamlanma aşamasına geldi. Halk ve esnaf, yasal gereklilikler yerine getirilmeden inşa edilen bu iskeleye, yanlış yer seçildiği ve ada sahilini çirkinleştirdiği gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Adalar Belediyesi dün yaptığı yazılı açıklamada, iskelenin yapıldığı alanın mülkiyetini elinde bulunduran İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), inşaattan da sorumlu olduğunu iddia etti. İBB ise iznin, 2 Kasım 2009’da Adalar Belediyesi tarafından verildiği görüşünde.

Kınalıada’ya yeni bir iskele yapılması geçtiğimiz kış, İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.’nin (İDO), Adalar’a yapılan vapur seferlerini azaltmasıyla gündeme geldi. İDO, ekonomik olmadığı gerekçesiyle, İstanbul’un Adalar’a en yakın iskelesi Bostancı’dan yapılan seferleri kaldırarak ulaşımı motorlar vasıtasıyla sağlamaya başladı.

Acil deniz, acil iskele!

Vapur seferlerlerinin iptal edilmesinden sonra, Bostancı ve Adalar arasındaki ulaşım Mavi Marmara Motorlu Taşıt Kooperatifi’nin tekneleri tarafından yürütülmeye başlandı.

Mavi Marmara, geçtiğimiz kış Büyükada, Heybeliada ve Burgazada’da kendi motorları için birer iskele inşa etti. Son olarak, Mart ayı başında Kınalıada iskelesinin yapımına başladı. Ancak sahil şeridi diğer üç adaya kıyasla çok daha dar ve bu daracık sahilde hali hazırda üç iskeleye sahip olan Kınalıada’da, inşaat tepkiyle karşılandı. (Diğer üç iskele: Vapur iskelesi, deniz otobüslerinin kullandığı İDO iskelesi ve balıkçılık kooperatifinin kullandığı yük iskelesi.)

Muhtar Şahin: “Gücümüz yetmedi”
İskele inşaatını durdurmak için yasal her türlü mücadeleyi yaptıklarını belirten Kınalıada Muhtarı Hüseyin Şahin, resmi kurumların ilgisizliğinden şikayetçi: “Son olarak 250 imzalı dilekçe verdik. Üç iskelenin bulunduğu bir yerde, bir dördüncüsünün yapılması istemedik. Ama gücümüz yetmedi. Kaldı ki diğer üç iskelenin de hâlâ ruhsatı yok.”


Adalar Belediyesi’ne göre Mavi Marmara bu iskeleleri, İstanbul Valiliği’nin Kasım 2002 tarihli genelgesine dayanarak inşa ediyor. “Kent içi ulaşım hizmetlerinde denizin payının acilen artırılması” hakkındaki bu genelge, “mevcut deniz coğrafyasından, bu alanda hizmet veren ve vermek isteyen girişimcilerin daha fazla ve etkin şekilde yararlanmasını sağlamak üzere” bir dizi uygulamayı duyuruyor. Buna göre girişimciler, “gerektiği taktirde, yasal prosedür uygulanmak suretiyle iskele de kurabiliyor”.

Çok suç, az belge

Ancak gelinen noktada görünen o ki, iskele inşası için gereken yasal prosedürün hemen hiç yerine getirilmemiş.

“Çakma Adalılar” sessiz

Kınalıada’daki kaçak iskele inşaatını ilk kez Hürriyetyazarı Gila Benmayorduyurmuştu. Benmayor 21 Mart tarihli yazısının sonunda şunları yazmıştı:

Bir çift lafım da “Çakma Adalılara”. Aralarında gazeteci, akademisyen, yazar, avukatların olduğu bazı ünlü isimlerin son dört, beş yıldan beri Adalar’a yerleştiklerini, yaz aylarını orada geçirdiklerini biliyorum.
Bu hoyratlıklara onlar ses çıkartmayacaksa kim çıkartacak?
Çocuklarımız günün birinde onlara “Adaları koruyamadınız” diye hesap sorarlarsa ne cevap verecekler?


Adalar Belediyesi’nin, iskele inşasına dair HaberVs ile paylaştığı tek belge, İBB’nin, iskele yerini Mavi Marmara’ya kiraladığını gösteren 6 Haziran 2009 tarihli sözleşme. (Bu sözleşme 21 Temmuz 2009’da yürürlüğe girmiş.) İskelenin yapıldığı alanın mülkiyeti İBB’ye ait olduğu için, nasıl değerlendirileceğine yönelik hakkı da ona ait.



Ancak Mavi Marmara’nın inşaat için ruhsat aldığına dair bir belge yok. Ayrıca bu ruhsat da yeterli değil. Çünkü Adalar sit alanı ve yapılacak her inşaat Bölge Koruma Kurulu’nun iznine bağlı. Kurula bir başvuru olmadığı gibi, 12 Mart’ta aldığı durdurma kararı da uygulanmamış.

Diğer taraftan İBB’nin dün yaptığı açıklamada “durumun 15 Mart 2010’da tespit edildiği, Adalar Belediyesi’ne bildirildiği ve 15 gün içerisinde yasal işlemlerin yapılmasının tebliğ edildiği” bilgisi yer alıyor. İBB’ye göre Adalar Belediyesi Başkanı Mustafa Farsakoğlu inşaat iznini, 2 Kasım 2009’da imzaladığı evrakla verdi.

Sarnıçta unutulan başkan

da, HaberVs’nin Fatih Belediyesi’nden edindiği bilgiyi doğruluyor. O zaman “Ek binanın altında tarihi bir sarnıç bulunuyor. Seçilirsem ilk işim belediye binasını yıkmak” diyen Er, “Belediyenin sonradan yapılan ek binası yıkılacak ve yeşil alan düzenlemesi gerçekleştirilecek” vaadinde bulunuyor. Eski başkan aynı söyleşide, sarnıç için rölöve, restitüsyon projeleri hazırlandığını, Koruma Kurulu’nun projeleri onayladığını hatta restorasyon projesinin ihalesinin … Devamını oku

Grizu

Grizu’nun son kurbanı Balıkesir Odaköy’deki maden işçileri oldu. Dün akşam Şentaş Madencilik’e bağlı ocakta yaşanan patlama 13 işçinin ölümüne 18’inin de yaralanmasına yol açtı. Aynı madende 2006’da yine grizu birikmesinin neden olduğu patlama 17 işçinin hayatına mal olmuştu. İstatistikler madenlerde kaza sonucu en fazla ölümün grizu patlamaları nedeniyle meydana geldiğini söylüyor. Türkiye halkı da bu … Devamını oku