“Sınıfta ‘anne, baba’ kelimesini kullanamıyorum”

Çocuklarda üzüntüden başka hangi duyguyu gözlemlediniz, kin, nefretle ilgili bir şey belki…Büyükler kinliler, bu çocuklara da yansıyor. Bu konu köyde hâlâ her gün konuşuluyor. Çünkü mezarlıklar köyle, okulla karşı karşıya. Herkesin ailesinden birileri ölmüş. Evlerde kaybedilen insanların fotoğrafları var. Ben gittiğimde dayanamıyorum, unutmak mümkün değil. Öldürenlerin aileleri Kırklareli’ye, TOKİ evelerine yerleştirildi. Daireler dayandı döşendi. (84 … Devamını oku

Bilge köyünün çocukları

Ezgi Çelebi (14), Mardin Mazıdağı İlköğretim Okulu’nun en çalışkan öğrencisi öğrendiğimize göre. Bu sene sekizinci sınıfı bitiriyor. Katliamdan sonraki hayatını anlatıyor: “Ben eskiden kardeşlerime bakmıyordum, şimdi bakıyorum. Ben ve ablam hiç ev işi yapmıyorduk. Şimdi bir gün o, bir gün ben yemek yapıyoruz. Ablam 18 yaşında, okumuyor. Bir abim olaydan sonra okulu bıraktı, biri lise … Devamını oku

Günter Grass: ‘Edebiyatın milliyeti olmaz’

Kültür Köprüleri sözcük anlamını biraz soyut bir yerde arıyormuş gibi gözükse de hiç değil. Yani en azından 83 yaşındaki Nobel ödüllü Alman edebiyatçı Günter Grass’ın önerisini duyduktan sonra: “Bana çok yakın olan bir konuya değinmek istiyorum. Almanya ve Polonya arasındaki ilişki her zaman karmaşık ve gergin bir ilişki olmuştur. Savaşlar esnasında yenenler, yendikleri ülkelerin sanatını … Devamını oku

İşlerinde gözümüz var!

“Senden gezmeni, yemeni, içmeni, sonra bunları yazmanı ya da çekmeni istiyoruz.” Televizyonda, gazetelerde çalışan ve işi gezmek olan insanların yukarıdaki iş teklifiyle nasıl bir alâkası var? Doğrudan bir alâkası yok belki ama yaptıkları işe karşı oluşan genel algıyı yansıttığı doğru. Bizi çatlatan, özendiren, “Neden ben değil de o” isyanına sürükleyen meslek gruplarının başında kuşkusuz işi … Devamını oku

“Kadınlığımı unuttuğuma inanamıyorum”

Bir odayı gördüğünde hemen oranın kaç metrekare olduğunu çıkarabilen insanlar vardır ya, ben hiç çıkaramam, ama o insanların bile Sevgi Deniz’in kaldığı otel odasını görünce akıllarında metreye veya kareye dair bir şey kalacağını sanmıyorum. O kadar dar ki, odanın kendisinde bile tıpkı içinde yaşayanda olduğu gibi “feleğin çemberinden geçmiş” bir hava var. Buna bütün oteli … Devamını oku

‘Piyasaya yönelik tek bir nota yazmadım’

Onun sesi mutlaka kulağınıza çalınmıştır. Hatta belki şarkılarına bayılıyorsunuzdur. Eğer Yaprak Dökümü, Menekşe ile Halil ve Dudaktan Kalbe dizilerinin jeneriklerine dikkat ettiyseniz, adını da biliyorsunuzdur ki bu, Toygar Işıklı için çok önemli. Genç müzisyen, bunun kendisi için neden önemli olduğunu şöyle anlatıyor: “Türkiye’de şöyle bir şey var; insanlar beğendikleri şeyin hakkını vermek için bir çaba … Devamını oku

Çocuklar haklarını öğrendi


Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi’nin, Santralistanbul’da düzenlediği etkinlikte çocuklar oyunlar oynayarak haklarını öğrendi. Birçok atölye çalışmasının yapıldığı etkinlikte çevre okullardan gelen 120 çocuk ağırlandı. Çocuklar ilgi alanlarına göre resim, sanat, seramik, ritm, yaratıcı yazarlık, doğa ve çocuk haklarına ilişkin farkındalık atölyelerine katıldılar. Santralistanbul’daki Enerji Müzesi’ni gezdiler.

‘Cadının Bohçası’ndan neler neler çıktı!

İlknur Aydoğan

Midye dolma satıcısı, travesti, feminist ve komik. Kars’tan İstanbul’a 15 yaşında geldi. Evsiz, barksız sokaklarda gezdi. Hayattaki takılma şekli sırasıyla şöyleydi: Sokak çocuğu, bulaşıkçı, çorap satıcısı… Ne iş bulursa yaptı, sonra içindeki kadın daha fazla dayanamayıp açığa çıktı. Derken travesti ve seks işçisi oldu. Esmeray bugün hâlâ bir yandan midye dolma satıyor, bir yandan da içinde birikenleri hazırladığı stand-up gösterisiyle tek tek söküp dışarı atıyor. Güldürüyor, düşündürüyor, hüzünlendiriyor… Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde stand-up gösterisinin galasını yapan Esmeray, nasıl stand-up’çı olduğunu Medyakronik’e anlattı.

Eyüp’te iftar huzuru…

O akşam onlarca evin hikâyesi Eyüp Sultan Camii’nin avlusunda ve önündeki büyük meydanda yaşandı. Dışarıdaydılar ama çoktan görünmez bir ev oluşmuştu orada. İnsanda kapıyı çalmadan gelmiş, içeri dalmış hissi uyandıracak kadar kendi halinde bir grup insanın arasındaydık. İftar saatine dakikalar kalmıştı. Meydan, yerde oturan insanlarla doluydu. Onlara bakıldığında göze çarpan ilk şey çeşit çeşit başörtüler, … Devamını oku