İstanbul ve yeşil (y)alan

Sahip olduğu en küçük toprak parçası bile yapılaşmaya açılan İstanbul’un imar planlarında ısrarla göz ardı edilen hayati bir sorunu var: Yeşil alan ihtiyacı.

Bostanlar, deprem toplanma alanı olarak belirlenen boş alanlar ve kentsel dönüşüm gerekçesiyle yıkılan gecekondular, yerini insanca yaşamın kaldırabileceğinin çok üzerinde bir yapılaşmaya bırakırken kentli, yeşil alan ihtiyacını otoyol kenarlarında karşılamaya çalışıyor.

HaberVs’nin görüntülediği, Beyoğlu ve Şişli ilçelerinin sınırını oluşturan Piyalepaşa Bulvarı’ndaki kavşak, bu alanlardan sadece biri.

Parklardaki yoğunluk da kentlinin yeşile hasretini doğrular durumda. Kağıthane Parkı’nda HaberVs’ye konuşan bir vatandaş, parkın geniş yüzölçümüne rağmen ancak “erken gelenin yer bulabildiğini” söylüyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi
(İBB), kişi başı aktif yeşil alan miktarını Avrupa Birliği standartlarının üzerine çıkardığını savunuyor. Ancak gerek kişi başı yeşil alan miktarının 20 metrekareyi bulduğu Avrupa Birliği verileri ve gerek İBB’nin de üyesi olduğu World Cities Culture Forum bu iddiayı doğrulamıyor. Kişi başına 1,65 metrekare yeşil alan düşen İstanbul’da “halka açık yeşil alan oranı” ise sadece yüzde 1,5.

Sahip olduğu bu yeşil alan oranıyla İstanbul, kendisiyle benzer parametrelere sahip büyük kentler sıralamasında ancak son sırada yer buluyor. Çünkü World Cities Culture forumuna üye kentlerden Londra’nın yüzde 38,4’i, Hong Kong’un yüzde 41’i, Berlin ve New York’un yüzde 14’ü, Paris’in yüzde 9,4’ü halka açık yeşil alan.

Türkiye’nin 66 ilinden daha kalabalık bir nüfusa sahip Bağcılar ilçesinde kişi başına düşen yeşil alan 0,97 metrekare. Bu sayı Esenler’de 0,07 ve Sultanbeyli’de ise 0,1 metrekare.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre İstanbul ölçeğinde bir kentin sağlıklı bir yaşam sunabilmesi için, kişi başına 10 metrekare yeşil alana sahip olması gerekiyor.

Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir Planlama bölümü öğretim üyesi Erhan Demirdizen, sorunun yeşil alan miktarının yetersizliğiyle sınırlı olmadığına dikkat çekiyor. Demirdizen’e göre kısıtlı yeşil alanlar da yanlış planlama nedeniyle kente dengesiz dağılmış durumda.

İnönü Stadyumu: Eski Açık 'dükkânlar için' onay bekliyor

BJK İnönü Stadyumu yenileme inşaatı devam ediyor. Kaba inşaatının Ağustos sonunda bitirilmesinin planlandığı stadyumun, eski numaralı tribününün yapımı tamamlanmak üzere. Tarihi stadyum, sponsor firmayla yapılan anlaşma gereği 15 yıl süreyle Vodafone Arena olarak anılacak.

BJK İnşaat ve Ticaret AŞ Genel Müdürü İhsan Coşkun’un HaberVs’ye verdiği bilgiye göre stadyumum, deniz tarafındaki Eski Açık tribününün koruma kararı bulunan bölümü ve iki tarafındaki kule sökülüp, tekrar inşa edilecek. Yeni stadyum, karaya doğru 23 metre kaydırıldığı için bu bölüm tribünlerden bağımsız olacak. Kültür Varlıklarını Bölge Koruma Kurulu’ndan onay alması durumunda eski müzenin üzerine bir restoran, altına ise bir moda merkezi ve hediyelik eşya dükkânları inşa edilecek.

HaberVs muhabirleri stadyum inşaatının son durumuyla ilgili gelişmeleri görüntülemek üzere Dolmabahçe’deydi.

Sahipsiz köpekler için yardım çağrısı

İstanbul çevresindeki boş alanlara terk edilen ve sahiplenilmeyen yüzlerce köpek, gönüllülerin sıra dışı çabasıyla hayata tutunuyor.

Sahipsiz ve bakıma muhtaç hayvanları haftanın yedi günü besleyen, tedavi eden gönüllüler onları, “arazi çocukları” diye isimlendiriyor.

Grup, destek çağrısını Facebook’ta “Arazi Çocukları Mama Bekliyor” sayfasından  iletiyor.

HaberVs, hayatlarını adeta bu işe adayan gönüllülerin bir gününe tanıklık etti. .

Soma Holding binasına polis koruması

Soma Kömür İşletmeleri'ndeki kazada hayatını kaybeden maden işçileri için bugün 12:30’da Soma Holding’in İstanbul Levent’teki yönetim binası önünde yapılmak istenen eylem polis barikatına takıldı. Emniyet güçleri sokağın her iki ucuna kurdukları barikatlarla sokağa girişe izin vermedi. Barikatların kurulmasında önce sokağa girerek, binanın önünde oturma eylemi gerçekleştiren Öğrenci Kolektifleri üyesi beş kişiye ise müdahale edilmedi.

Polisle yapılan görüşme sonrasında, holding yetkilileriyle görüşmek isteyen protestoculardan altısının geçişine izin verildi. Bu eylemcilerin verdiği bilgiye göre camları filmle kapatılan holding binasında görevli kimse yoktu.  Protestocular 19:00’da Taksim Tünel’de eylem çağrısında bulunduktan sonra ayrıldı.

İstanbul’un mandaları

İstanbul’da tarım alanlarının, ormanların imara açılması sadece kentte insanca yaşamaya çalışan insanları değil, mandaları da tehdit ediyor. 

İstanbul Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği’ne göre kentteki manda sayısı son 30 yılda 80 binden, 13 bine geriledi. Bu sayının kısa sürede de yarıya ineceğinden endişe ediliyor. Birlik Başkanı Sezai Ural bu düşüşe neden olarak dev inşaatları ve 3. köprü ve 3. havalimanı gibi ulaşım projelerini gösteriyor. Çünkü kentteki mandaların yüzde 90’dan fazlası bu projelerden doğrudan etkilenen Silivri, Çatalca, Eyüp ve Arnavutköy ilçelerinde yetiştiriliyor.

Havalimanı ve köprü projelerinin inşaat alanı içerisinde kaldığı için tahliye edilecek, kapatılacak köklü işletmeler var. HaberVs muhabirlerinin, başta Vadi İstanbul olmak üzere dev inşaat projelerinin yürütüldüğü Cendere Vadisi’nde görüntülediği manda işletmesi de iki üç aya kadar taşınmak durumunda olduğunu söylüyor.

Manda yetiştiriciliği, bu ilçelerin Karadeniz kıyılarında yoğunlaşıyor. Ancak uzmanlar, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSKİ), İstanbul’un su kaynağı konumundaki bu bölgenin mandalar tarafından kullanılmaması için de uyarılarda bulunduğunu belirtiyor. 

Oysa manda suya bağımlı bir hayvan (Mandanın diğer ismi “su sığırı”). Derisi koyu renkli ve kalın olduğu için vücut ısısı çabuk yükseliyor. Ter bezleri diğer sığırlardan daha az olduğu için beden ısısını kendi dengeleyemiyor. Bu nedenle günde birkaç kez suya girmesi gerekiyor. Özetle suyun olmadığı yerde manda yetiştiriciliği yapmak mümkün değil.

“Manda sayısı nüfusa hitap etmekte zorlanıyor”

Veteriner Sağlık Teknikeri Talat HanManda sayısının nüfusa hitap etmekte zorlandığı” görüşünde. Han, süt, yoğurt, kaymak ve sucuk olarak büyük rağbet gören manda ürünlerine karşı talebin karşılanamaz hale geldiğine dikkat çekiyor.

Mandalardaki gerileme İstanbul’la da sınırlı değil. İstanbul İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Kasım Piral ise 1970’lerde manda popülasyonunda dünyada 10. sıradaki Türkiye’nin 22. sıraya gerilediğini söylüyor. Ülke genelindeki 1 milyon mandandan geriye 80 bin kadarı kaldığı belirtiliyor.

Halk Elinde Ülkesel Manda Islahı Projesi ile, manda yetiştiriciliği ayağa kaldırılmaya çalışılıyor. Projenin İstanbul ayağında 1548 hayvan takip ediliyor. 

İstanbul’da halen 260 manda işletmesi faaliyet gösteriyor. Her işletmenin 40 ile 65 arasında hayvanı var. Ancak 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonrasında Kafkaslarda göç eden ailelerin ayak olduğu geleneksel manda yetiştiriciliği yok olmaya aday. Nisan 2015’deki 8. Asya Manda Kongresi’nin de mandalarını hızla yitiren İstanbul’da yapılacak.

Bizi bekleyen susuz yaz!

Baharın ilk günlerinde herkes bir yanda doğadaki canlanmanın ve kıpırtının keyfini çıkarmaya çalışırken bir taraftan da içten içe bir kaygı yaşıyor. O kaygı, tarım bölgelerinin şimdiye kadar çoktan hissettiği, büyük şehir sakinlerinin ise sonuçlarını özellikle yazın hissedeceği kuraklık kaygısı…

Sonbahar ve kış aylarında İstanbul’da yaşanan mevsim normalleri üzerindeki sıcaklık ve yağış kıtlığı, barajlardaki doluluk oranının yüzde 30’un altına geriletti. Son iki hafta görülen yağışlar su seviyesini yüzde 28'den yüzde 35'e yükseltse de bu yağış miktarı uzmanların ilkbahar ve yaz başındaki “bol yağış” temennisinden hayli uzakta.

22 Mart Dünya Su Günü için bir açıklama yapan Greenpeace, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasının, küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişikliği ve dolayısıyla kuraklıktan en çok etkilenecek bölge olduğuna bir kez daha dikkat çekiyor.

Fotoğraf: HaberVs
Fotoğraf: HaberVs
Türkiye’nin 1957 yılından sonra en büyük ikinci kuraklık dönemini geçirdiğini söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü İklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Ozan Mert Göktürk’e göre de içinde bulunduğumuz günlerde normalin üstünde yağışlar olmazsa su kesintileri kaçınılmaz olacak.

Ekmek fiyatları dahi artabilir

İstanbul’u tehdit eden kuraklık, tarımı da hayli olumsuz etkiledi. Buğdayın yeterli yağış alamadığı için büyüyemediğini söyleyen Yeryüzü Derneği Genel Sekreteri Devin Bahçeci, buğdayın yıllık ürün değerinde düşüş olduğu için un ve ekmek fiyatlarının artabileceğini belirtiyor. İklim değişikliği nedeniyle Türkiye’nin her zaman kuraklık sorunu yaşayabileceğini belirten Bahçeci, Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleriyle kıyaslandığını ve su zengini bir ülke olarak düşünüldüğünü söylüyor. Ancak Avrupa ülkelerine ve genel ortalamalara göre Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Bahçeci, yerel yönetimlerin ve hükümetin su yönetimi politikaları konusunda ciddi çalışmalar yapması gerektiğini belirtiyor.

Nüfus planlaması gerekli

İstanbul’daki kuraklığın sadece yağış azlığına bağlı olmadığını söyleyen Doğa Derneği Bilim Direktörü Süreyya İsfendiyaroğlu ise İstanbul’a su sağlayan sekiz barajın hızla artan nüfus karşısında yetersiz kaldığını vurguluyor. Yapılan köprüler ve çevre yollarıyla geçmişte İstanbul’daki su havzalarının yok edildiğini anlatan İsfendiyaroğlu, planlanan yeni köprü ve yolların da yine su havzalarını tehdit ettiğini belirtiyor.  İstanbul’daki barajların yetersiz kalması sonucunda İstanbul dışındaki illerden su taşınmasını eleştiren İsfendiyaroğlu “taşıma su ile değirmen dönmez” diyerek nüfus planlamasının gerekli olduğunu vurguluyor..