Karşıya ne kadar söz hakkı veriyorsun?


HaberVesaire muhabirleri, gazetecilikte “tarafsızlığı” BBC (British Broadcasting Corporation) örneğinde tartıştı.

SohbetVesaire başlığı altında gerçekleştirdiğimiz söyleşi serisinin ikinci konuğu Gazeteci Kumru Başer’di. Başer muhabir ve editör olarak 22 yıl çalıştığı BBC’deki habercilik pratiğini ve görüşlerini paylaştı.

Bir tarafa ya da siyasi görüşe yaslanmadan, sadece haber odaklı bir gazetecilik mümkün mü?
Britanya’nın resmi haber organı olan ve kamu tarafından fonlanan BBC bunu yapabiliyor mu?

Başer şöyle cevaplıyor:

“Türkiye’de çalışırken olayları kendimize göre yontarak vermeye çalıştığımızı fark ederdim. Bir haberin, olayın tüm yönlerini tam olarak aktardığına emin olamazsam o haberi inandırıcı bulmuyordum. Ben yazmış olsam bile. Aldığınız bir tutum olabilir ve bunu belli de edebilirsiniz. Ama mühim olan, olayın taraflarının olaydan ne anladığını aktarıyor olmanız. BBC’de bunu öğrendim.

Tarafsızlık, objektif tartışılabilir. Ama şunu yapabilirsiniz: Bir habere bakarken, taraf bile olsanız, o haberin içindeki insanlardan bazılarını kalbinize daha yakın bulsanız bile, olaylar karşısında bir duruşunuz bile olsa, mutlaka karşı duruşu da görmeniz gerekir. Neden karşıda duruyor? Bunu anlamak istemeniz lazım. Olayın tamamının fotoğrafını çekmeniz lazım.

BBC “ortada durma” ya da “karşı tarafa söz verme” prensibi nedeniyle taraflar tarafından eleştiriliyor mu?

Başer örnek olarak BBC World’ün, bizzat Başbakan tarafından “Türkiye’nin içişlerine karışmak isteyen yabancı etkiler” arasında anıldığına dikkat çekiyor:

BBC Türkçe mesela, radyo yayınlarımız Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından defalarca kapatıldı. BBC Türkçe’yi yayınlayan Radyo Foreks’in 1990’larda kapatılmasının nedeni, Belçika’da yapılan bir Kürt konferansı hakkında Gazeteci Ragıp Duran tarafından yapılmış olağan bir haberdir. Haberde Kürt siyasi hareketinin de görüşleri yer alıyordu. RTÜK “şikâyet var” gerekçesi ile Foreks’i kapatmıştı. Programlarımızı yayınlayan televizyon kanalları, yaptığımız bazı haberleri yayınlamak istemediler, bazı haberlerin çıkarılmasını istediler. Bütün bunların nedeni BBC’nin “bir olayın tarafları ile eşit olarak konuşma” prensibidir.  Gezi olayları sırasında program ortağımız NTV ile sözleşmemizin iptal edilmesinin nedeni de budur.

Türkiye’de kimsenin, Güneydoğu’da olup biteni serbestçe yazamadığı 1990’larda BBC Türkçe’nin yayınları rahatsızlık yaratmıştı. Dünyanın herhangi bir yerindeki bir olayın taraflarına nasıl yaklaşıyorsan, Türkiye’deki taraflara da, hükümete, muhalefete de aynı şekilde bakmaya çalışıyorsun. Ama Türkiye’de medyanın yapmadığını yapamaya çalışınca, tek başına olduğun için apaçık ortaya çıkıyor.

Peki BBC “tarafsız” mı?

Başer’e göre BBC, taraflara mikrofon uzatsa bile pek çok konuda eleştiriliyor:

“Örneğin ‘Siz Filistin olaylarında tarafsız değilsiniz’ deniyor. Ben bu eleştirilerin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Bence yeterince alınmıyor. Örneğin yine bu konuda bir yıl içinde yapılan haberler hakkında yapılan anketlere bakıldığında, Filistin meselesine İsrail bakış açısının daha fazla yansıtıldığına dair sonuçlar elde edildi.
Filistin’deki olaylar hep karşılıklı yaşanıyormuş, eşit, simetrik bir durum varmış gibi yansıtıldı. Oysa bir taraf kuşatma ve ambargo altında. Bir tarafta kırık dökük roket, diğer tarafta savaş uçakları… Nereden bakarsanız bakın asimetrik bir tablo. Ve olay kamuoyuna bu asimetrikliğiyle yansıyamadı.

Tek tek bakıldığında bir yayın kuruluşu, BBC, son derece dengeli, objektif ve adil olabilir. Ama büyük lobilerin, büyük etki grupların, büyük siyasi meselelerin devreye girdiği konularda olay farklılık kazanabiliyor.

Söyleşinin tamamını yukarıdaki videodan izleyebilirsiniz.

Kumru Başer

1960 Washington doğumlu. Ankara ve İstanbul’da büyüdü. Gazeteci ya da astronot olmak istiyordu gazeteci olabildi. 1976’da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazandı. Aynı yıl Vatan gazetesi Ankara bürosunda çırak muhabir olarak çalışmaya başladı. Mesleği 1979-80 yıllarında “Halkın gazetesi Demokrat“ta sayfa editörü ve muhabir olarak sürdürdü. Gazetesi 12 Eylül 1980 darbesi olduğunda kapatıldı yönetici ve yazarları tutuklanıp yargılandı. 1988-2010 arasında 22 yıl Londra’da BBC Dünya Servisi’nde, ağırlıkla BBC Türkçe yayınlarında radyo ve internet haberciliği alanlarında çalıştı. 2000’de London School of Economics’de uluslararası ilişkiler yüksek lisansı yaptı. 2010’dan bu yana ise serbest gazeteci olarak çalışıyor.


Programa katılanlar

Tuncay Bayram, Şafii Çelik, Erdal Erçetin, Gökçe Koçyiğit, Abidin Önder Öndeş, İbrahim Vahab, Mehmet Yeşilmen, Güventürk Görgülü, Ahmet Şık, Gökhan Tan

Sosyal medya kurumsal medyanın yerini tutar mı?

Dünyanın en büyük habercilik zirvelerinden biri olan ve bu yıl onikincisi Fas'ın Marakeş kentinde düzenlenen News Xchange Konferansı'nda İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölümü (Bilgimedya) gazeteciliğin geleceği üzerine bir sunum yaptı.

Avrupa Yayın Birliği (EBU) tarafından düzenlenen ve Eurovision tarafından organize edilen konferans her yıl değişik bir ülkede gerçekleştiriliyor. Bu yıl ilk kez dünya çapında sadece iki medya okulundan öğrencilerin davet edildiği konferansa ABD’nin önemli gazetecilik okulu Missouri School of Journalism ve Türkiye’den de Bilgimedya katıldı.

CNN International’ın önemli ekran yüzlerinden Christiane Amanpour'un açılış konuşmasını yaptığı konferansa Bilgimedya, gazeteciliğin geleceği üzerine hazırladığı beş dakikalık bir filmle katıldı. Kısa filmin birinci bölümünde Türkiye’de gazeteciliğin bugünkü durumuna, ikinci bölümde ise gazeteciliğin geleceğine yer veriliyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Televizyon Haberciliği ve Programcılığı (TVRP) programından Cem Hakverdi, Berkay Ömür ve Eda Yorgancıoğlu tarafından hazırlanan film, Bilgimedya öğretim üyeleri Prof. Dr. Aslı Tunç, Yrd. Doç. Dr. Itır Erhart ve konferansın organizatörleri arasında yer alan Sam Dubberley’in katkılarıyla son haline getirildi.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Christiane Amanpour çok kısa da olsa Gezi olaylarına değindi. “Beni Türk medyasının soramadığı soruları politikacılarına sorduğum için alkışlayan insanlar olduğunu biliyorum ancak en az onlar kadar büyük bir kitle de benim hapiste olmamı istiyor. Bunu da biliyorum” dedi. Amanpour Yunanistan’da yerle bir olan kamu yayıncılığından, Sri Lanka’da öldürülen gazetecilere, Obama’nın haberciler için nasıl bir düş kırıklığı olduğundan, Suriye’deki zor gazetecilik koşullarına uzanan etkileyici bir konuşma yaptı. Sosyal medyanın kurumsallaşmış haberciliğin yerini tutamayacağını ifade eden Amanpour, patronların öncelikle gazeteciye yatırım yapmaları gerektiğine de dikkat çekti.
Amanpour'un yanısıra internet medyasının güçlü temsilcileri Huffington Post'un CEO'su Jimmy Maymann ve Reddit'in Genel Müdürü Erik Martin de konuşmacılar arasındaydı. Jimmy Maymann habercilik sektörünün küresel bir paradigma değişikliği içinde bulunduğunu ve bu nedenle yeni habercilik modelleri ve işbirliği olanaklarını tartışmanın her zamankinden daha önemli olduğunu vurguladı.  

Hikâye anlatıcılığının geleneksel olmayan yolları” başlıklı bir sunum yapan Erik Martin ise Reddit gibi toplulukların, haberciliğin ve haber alma biçimlerinin değişiminde önemli rol oynayacağını ifade etti. Bugünün haber tüketicisinin biraz müstehzi fakat son derece umutlu ve son derece meraklı olduğunu vurgulayan Martin, giderek büyüyen izleyici kitlesinin, haber süreci içinde kendi sesinin de yer alacağı güvenilir haberler talep ettiğini söyledi: “Herkes görüşünü ifade etmek istiyor ama diğer yandan da tarafsız bilgiye gereksinim duyuyor.”

BBC’den CNN’e, El Cezire’den Reuters’a kadar dünyanın önde gelen yayın kuruluşlarının katıldığı konferans, 15-18 Kasım arasında kanal yöneticileri, gazeteciler, bağımsız haberciler, program sunucuları, blogculardan oluşan yaklaşık 500 kişiyi bir araya getirdi. Haberciliğin geleceği üzerine sunumların ağırlıkta olduğu konferansta Bilgimedya'nın filmi üzerine de oldukça hararetli tartışmalar yaşandı. Filmin tamamını yukarıdaki video bölümünden izleyebilirsiniz.