Dinlenecek hikâyeler dükkânı

Balat’ın sokaklarından birinde küçücük bir dükkân var. Daha çok tüketimin pompalandığı, sahip olunan her şeyin bir an önce bitirilip yenileriyle avunulmaya çalışıldığı günümüzde adeta bizlere ders vermeye çalışıyor.

Ayşegül Kaya, kısa bir süre avukatlık yaptıktan sonra yerleştiği, tarihi yarımadanın en güzel semtlerinden Balat’ta “Hepsi Hikâye” adlı atölyesinde sadece eskilerin değerini anlatmıyor, kurulu düzene karşı da ideolojik bir savaş veriyor adeta… İnsanlar tüketip attıkça oda inadına topluyor…

Balat’ta yaşamasının sebebinin, unutulmaya yüz tutmuş eski kültürleri biraz olsun hatırlatmak olduğunu belirten Kaya, 100 yıllık eski bir Rum evinde oturduğunu belirtiyor. Kaya, Balat’taki yaşadığı evin doğduğu Gaziantep’teki taş evi hatırlatmasının da bunda çok büyük bir etki yarattığını dile getiriyor.

Üretkenliğin damarlarında bulunduğunu söyleyen Kaya, televizyon izlerken dahi birşeyler üretmenin çok önemli olduğunu söylüyor. Mahalle kültürü usta çırak ilişkisi gibi değerlerin kaybedildiğine dikkat çeken Kaya cam altı sanatına da bu yüzden başladığını belirtiyor.

Eskilerin hâlâ çöpten ibaret olduğunu düşünüyorsanız, Ayşegül Kaya’nın atölyesinden içeri girip hepsinin hikâyesini dinlemenizde fayda var.

Engelliye engel yok

Sarıyer Büyükdere mahallesinde bulunan İstanbul Zihinsel Engelliler Vakfı, eğitilebilir düzeydeki zihinsel engelli gençlere hem eğitim hem de iş imkanı sağlıyor. Resim , seramik, beden eğitimi ve yüzme gibi bir çok faaliyet imkanı sunan vakıf, burada bulunan gençleri tek başlarına yaşamayı öğretiyor.
İlköğretim seviyesindeki, engelli öğrencileri Mecidiyeköy’de bulunan ilköğretim okulunda eğiten vakıf buradan mezun olan öğrencilere belirli sürelerle özel çalışma programlarına katıyor. Öğrenciler bu özel eğitim programlarının ardından Sarıyer de bulunan bağımsız eve geçiyorlar.
İzev beden eğitimi öğretmeni Levent Bakırcı ve İzev Bağımsız Evi Müdürü Gülfidan Övünç, yaptıkları işin çok önemli olduğunu belirterek, mezun ettikleri bazı gençlerin iş bulduklarını ve kendi başlarına hayatlarını sürdürebildiklerini ifade ediyor. Amaçlarının daha fazla engelli genci ,topluma faydalı bir hale getirmek olduğunu vurgulayan vakıf çalışanları bunun için devlet tarafından engelli öğrencilere ayrılan eğitim fonu ve durumu iyi olan velilerin maddi yardımlarından faydalandıklarını belirtiyor.
Engelli değil özel diye tanımladıkları öğrencilerini topluma kazandırmak adına çok önemli işler yapan İzev, engelliler hakkındaki ön yargıyı kırmakla beraber , aslında bizlerin onlara her zaman her yerde ihtiyaç duyabileceğimizi de gösteriyor.

“Seri katil”e çevre ödülü

adresine 5 Haziran’a kadar gönderebilecekleri ve ad, soyad, ünvan, üniversite ve fakültelerini belirtecekleri e posta ile kampanyaya katılabilir.

“Eroğlu doğanın seri katilidir”
Güven Eken, Doğa Derneği Genel Müdürü

“Bakan Eroğlu Türkiye doğasının tarih boyunca karşılaştığı en büyük yıkımı gerçekleştiren insandır. Bütün derelerimizi inşaat makinelerine açmış, çok sayıda gölün kurumasına neden olmuş, korunan alanları madencilere açmış, Anadolu kırsalını insansızlaştırmış ve ormanların yağmalanmasına sessiz kalmıştır. Eroğlu doğanın seri katilidir. Bir katile ödül vermek ancak yine katliamcıların işi olabilir. Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi zaten daha önceki yıllarda doğayı katleden başka insanlara ödül vererek gerçek niyetini ortaya koymuştur. Bu ödülle merkez, adının içinde geçen hiçbir kelimeyle uyumlu hareket etmeyen bir yapı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu enstitüyü yönetenlerin Antalya çevresinde Bakan Eroğlu imzasıyla gerçekleştirilen dere katliamlarını yerinde görmelerini tavsiye ederim. O zaman yaptıkları hareketin ne kadar yüz kızartıcı olduğunu belki onlar da anlar.”

Sahibinden kelepir kitap

“Güler yüzle insanları bilgilendirmek” sloganıyla yola çıkan Kelepir Kitap çeşitli ve ucuz seçenekleriyle kitapseverlerle buluşuyor. İstiklâl Caddesi üzerindeki kitapçının Sahibi Serkan Özburun, ucuza kitap satarak hem korsan satışların önüne geçmeye çalıştıklarını hem de okuma alışkanlığını arttırmayı hedeflediklerini belirtiyor.
Aynı zamanda yazar, yayıncı editör ve çevrimenlik de yapan Özburun, Kelepir Kitap olarak genç ve kariyerinin başındaki yazarların okuyucularla ulaşmasına yardımcı oluyor.Kaktüs yayınlarının da sahibi olan Serkan Özburun burada imkanları doğrultusunda bir çok yazara şans tanıdıklarını belirtiyor. Yazarlık ve editörlük yaptığı için okuyucunun isteklerini çok iyi anladığını belirten Serkan Özburun diğer kitapçıların yüksek fiyatlara kitap satmasını da eleştiriyor.
“ Buraya sadece kitapçı demek doğru olmaz biz bir kültür merkeziyiz” diyerek diğer kitapçılardan farkının altını çizen Serkan Özburun, Osmanlıca,Farsça ve Rusça dersler verdiklerini ve bunda her hangi bir kâr beklentilerinin olmadığını belirtiyor. Öte yandan Özburun “Kaybolan Meslekler”, adlı kitap serisini , belgesele dönüştürmenin en büyük hayallerinden biri olduğunu belirterek bu konuda çalışmalara başladığını dile getiriyor.
Özburun, okuma alışkanlığının az olmasını siyasi yönetimlere bağlayarak, gerekli kültür politikaları izlenmediği sürece bu alışkanlığın artmayacağını söylüyor…
Yazarların en büyük sıkıntısının, kendilerinden alınan lüks vergisi olduğunu savunan Özburun bu uygulamanın da değiştirilmesi gerektiğinin altını çizyor…
Kelepir Kitap’tan kitap alan bazı müşteriler, ucuza kitap satışının korsan kitap satışlarının önüne geçeceğini düşünürken, bazıları ise yeni çıkan kitap fiyatlarının çok yüksek olmasından ötürü korsan kitap satışlarının süreceğini düşünüyor.

Engelli kariyer

Galatasaray Rotaract Kulübü‘nünün öncülüğünde, 2 Nisan 2010’da gerçekleştirilen Engelliler Kariyer Günü, işverenle engellileri biraraya getirdi. Beşiktaş Belediyesi, Türkiye Omurilik Felçliler Derneği ve yenibiriş.com’un desteklediği etkinliğe 85 engelli ve 22 firma katıldı.

Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nde HaberVsmikrofonuna konuşan Galatasaray Rotaract Kulübü Başkanı Fatih Taşkın, amaçlarının kariyer günü gibi organizasyonları çoğaltmak ve engellileri kariyer konusunda bilinçlendirmek olduğunun altını çiziyor.

Engelliler ise, gerçek engelin insanların zihinlerinde olduğunu ve kendilerine şans tanındığı takdirde her işi başarabileceklerini belirterek, kendilerine olanak verilmesini istiyorlar.

Kariyer Günü, işverenle doğrudan görüşme imkanı bulan engellilerin büyük bölümü için iş olanağı yaratmış görünüyor. Beşiktaş Belediyesi’nden gelen ilk bilgilere göre 15 engelli iş sahibi oldu. Ancak görüşmeler sürüyor ve sayı artıyor.

atv-Sabah’ta greve devam

Çalık Holding’e ait Turkuvaz Medya grubuna bağlı atv, Sabah gazetesi ve dergi çalışanı 10 gazeteci grev önlüklerini yeniden giydi.

Gazetecilerin geçen yıl 13 Şubat’ta başlattıkları grev 16 Temmuz’da mahkeme tarafından durdurulmuştu. Ancak Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi’nin, yapılan itirazı yerinde görerek yerel mahkemenin kararını bozması ve yerel mahkemenin de bu bozma kararına uyması üzerine İstanbul Balmumcu’daki atv-Sabah binasına bugün (4 Mart 2010) yeniden “Bu işyerinde grev vardır” pankartı asıldı.

atv-Sabah grubunun TMSF’ye devredilmesi sonrasında sendikal örgütlülük çalışması yapan ve yetki çoğunluğuna da ulaşan gazeteciler işverenin tehditleriyle sendikadan istifa etmişti. Tahditlere aldırmayanlar ise çeşitli gerekçelerle işten çıkarılmıştı. Atılanların tümü açtıkları işe iade davasını da kazanmıştı.


Alkazar’da son matine

İstanbul ve Türkiye’nin en eski sinemalarından, Beyoğlu’nun sembol yapılarından Alkazarkapanıyor. İlk film gösterimini 1923’te yapan sinema, 28 Şubat Pazar günü gerçekleşecek son seansın ardından sessizliğe bürünecek. 1925’ten beri aynı ismi taşıyan Alkazar’ın müze ya da benzeri bir işlev üstlenmesi gündemde. Beyoğlu’nun sadece en eski değil, cephe süslemeleri ve heykelleriyle en güzel mimarilerinden birine sahip yapısının … Devamını oku

“Dönüşüm” sırası Balat’ta!

İstanbul’daki kentsel dönüşüm projeleri, proje kapsamına alınan bölgelerin sakinlerini ayağa kaldırıyor. Şimdi de Fener-Balat-Ayvansaray kentsel dönüşüm projesini protesto eden Balat halkı, FEBAYDER (Fener Balat Yardımlaşma Derneği) öncülüğünde biraraya geldi. Daha önce UNESCO ve Avrupa Birliği projeleriyle koruma altına alınan semtte Sulukule’ye benzer bir yıkım hazırlığı bölge halkını endileşendiriyor.

FEBAYDER Başkanı Hasan Acar, Balat’ta gerçekleştirmesi planlanan kentsel dönüşüm projesi konusunda bazı gerçeklerin üstünün örtüldüğünü ı öne sürüyor. Eski bir Balatlı olan Beyhan Gürsoy ise kendisine ait iki binanın daha önce restore edildiğini, ancak Fatih Belediyesi’nin bu binaları da projeye dahil ettiğini söylüyor.

Fener-Balat halkı, Çalık Grubu tarafından hayata geçirilecek projeyle ilgili tüm yasal haklarını arayıp projeyi durdurucaklarından ya da kendi istekleri doğrultusunda değiştiriceklerinden emin gözüküyor.

Sulukule’nin altı

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi, 13 Ocak’ta yayınladığı “Sulukule’de Yenileme Projesi ve Arkeolojik Kalıntılar” başlıklı duyuruda şunu söylüyor:

Yıkımların ardından çok büyük bir hafriyat yapıldığı ve bu hafriyat içinde çok miktarda -olasılıkla Bizans Dönemi’ne ait- kırık mimari kalıntı parçaları bulunduğu gözlenmiştir. Bu kalıntı parçaları, bu alanda kültür varlıklarının açıkça tahrip edildiğinin kanıtlarıdır.”

Arkeologlar, bugüne kadar belediye görevlileri, inşaatçılar ve dozerlerden başkasının uğramadığı bu alanda yüzlerce yıllık kültürel eserlerin tahrip edildiğini söylüyor.

Dikkat ederseniz söz konusu tahribat, mevcut yapıların yıkımı esnasında yapılıyor. Gözle görülür, somut yapılar yok ediliyor. Peki ya görünmeyenler?

Söz konusu alan, İstanbul’un tarihi merkezinin son sınırlarını çizen -Theodosius- kent surlarının hemen dibinde. En düşük ihtimalle en az 1000 yıldır, kesintisiz yerleşim gören bir bölge.

Dahası da var: Bizans dönemi uzmanlarına göre, antik kaynaklarda ismi geçen, o bölgede bulunduğu bilinen ama kesin yeri tespit edilemeyen yapılar da büyük ihtimalle Sulukule’nin altında yatıyor. Örneğin İmparator Iustinos’un Deuteron Sarayı.

Sulukule’nin yasalarla da belirlenmiş bir statüsü var: Kentsel ve tarihi sit alanı. Kanunlara göre devlet, bu alanda saklı kültür varlıklarını tespit etmeden ve bunları koruyucu önlemleri almadan önce -klişe tabirle- buraya “bir çivi bile çakılamaz”.

Tüm bunların özeti işe şu: “Sulukule’de arkelojik araştırma ve kazı yapılması gerekiyor.”

Alanda şimdilik -sadece- toprak üstündekileri tahrip etmekle meşgul dozerler dolaşıyor.

Toprak altına ne olacağını yakın zamanda göreceğiz. Çünkü inşaat hazırlıkları tamamlandı.