Düşlerinde özgür dünya…

Polis, Mayıs ayından beri artık kimseyi şaşırtmayan tavrını 15 Şubat 2014 Cumartesi günü de inatla sürdürüyor, kimseyi parka sokmak istemiyordu… Gerekçe “Gezi Parkı’nın güvenliği”ydi!  Oysa her zamanki gibi etrafta park veya parktakiler için “tehlike” oluşturabilecek hiç kimseler yoktu. Amir, çevik kuvvete “Süpür!” emrini verdiğinde yaklaşık 80 kişilik grupla polis arasındaki itiş kakış çoktan başlamıştı. Gelenlerden genç bir kadın “Çocuğu ölmüş bir anneden mi korkuyorsunuz?”  diye bağırırken polis, kalabalığı kazancı yokuşuna kadar süpürmüştü!..

Bu olayın hemen ardından gazeteciler, The Marmara Oteli’nin önünde beliren 6-7 kişiye doğru hareketlendi. Gelenler 2 Haziran 2013 gecesi Gezi protestoları sırasında Eskişehir’de eli sopalı sivil polislerin ve sivillerin saldırısı sonucu hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın ailesiydi. Baba Şahap,  ağabey Gürkan ve anne Emel Korkmaz’ın yanında  Mehmet Ayvalıtaş’ın ağabeyi Muharrem duruyordu,  Polis te yanlarındaydı ve amirlerden biri, sadece aileden 5-6 kişinin parka girebileceğini söylüyordu. İtiraz edenlere de “Burayı boşaltın, devam edin, beklemeyin” karşılığı veriliyordu.

“Gelmek isteseydi izin vermezdim…”

Sonunda polis amirlerinin istediği gibi sadece aile parka girdi. Parkın dışı ise, “Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür”  “Katil devlet hesap verecek!” sloganlarıyla inliyordu. Cumartesi Anneleri de destek için oradaydı. Bir grup Fenerbahçeli  taraftar tezahüratlarıyla aileye seslerini duyurmaya çalışıyordu.  Gezi’de ortaya çıkan “İstanbul United” ruhunu yansıtırcasına içlerinde Beşiktaş atkılı ve formasının arkasında “Ali İsmail Korkmaz” yazan Galatasaraylılar göze çarpıyordu. Kısa bir süre sonra, aile çıkış için parkın merdivenlerinde göründü ve kalabalığa el salladı. Ancak yanlarındaki amir bu hareketi sakıncalı bularak gözaltı tehdidinde bulunuyordu…

Ali İsmail Korkmaz, 38 gün komada kaldıktan sonra 19 yaşında can vermişti. Anne ve Ağabey Galatasaraylı, baba Trabzonsporlu olmasına rağmen o günden bu yana hepsi Fenerbahçeliydi. Çünkü Ali fanatik Fenerliydi, hatta  takımının yenildiği gün, arkadaşları alay etmesin diye servise bile binmezdi. İstanbul’a maç izlemeye hiç gelmemişti. Anne Emel Korkmaz, “Küçüktü zaten yavrum, gelmek isteseydi izin vermezdim” diyordu.

Maç günü…

Bolu Fenerbahçeliler Derneği, Korkmaz ailesini Fenerbahçe-Kasımpaşa maçına davet etmişti. Maç, Gezi Parkı ziyaretinin ertesi günüydü. Önce Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde bir araya gelindi, ardından Yoğurtçu Parkı’na yüründü. Fenerbahçeli taraftarlar parkın ortasındaki basketbol sahasının tellerine Gezi Parkı olayları sırasında hayatını kaybeden Ahmet Atakan ve Ali İsmail Korkmaz’ın büyük  posterlerini asmışlardı. Aile, kalabalık bir grup eşliğinde pankartların bulunduğu yere geldi. Genç yaşlı çok sayıda insan anne ve babanın ellerini öpmeye çalışıyordu. Ali İsmail’in ağabeyi Gürkan, “Biz bir evlat kaybettik, binlerce milyonlarca evlat kazandık” diyordu.  

Bir diğer mağdur yakını, polisin attığı gaz kapsülü yüzünden 245 gündür uykuda olan 16 yaşındaki Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan da aileyi karşılayanlar arasındaydı. Gezi Parkı sürecinde hayatını kaybedenler için yapılan saygı duruşunun ve kısa bir konuşmanın ardından Şükrü Saraçoğlu stadyumuna yüründü. Seyircilerin bir kısmı aileyi tanıyordu, anne babanın elini öpen, sarılan insanların arasından kendilerine ayrılan yere geldiler. Anne Emel Korkmaz’ın önündeki sırada oturan, formasında  Ali İsmail Korkmaz yazan genç kadın gibi anneyi fark eden pek çok kişi ağlamaktan kendini alamıyordu…

Maç başlamıştı, aile  tek eksikle maça gelmişti… İzlemeye çalışıyor gibiydiler. Baba yer yer etrafına bakınıyor, anne çok uzaklara dalıyordu. 34. Dakikaya gelindiğinde önce “Her yer Taksim her yer direniş” sloganı atıldı ve ardından  Vamos Bien taraftar grubunun bestelediği  ve tüm tribünleri saran o tezahürat başladı…

“Daha 19 yaşında, düşlerinde özgür dünya,
öptüğü çubuklu forma, yaşayacak anısına,
Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz!..”