Bir süredir
kanser tedavisi gören ve
1 Mayıs sabahı saatlerinde Amerikan Hastanesi'nde hayatını kaybeden
Cüneyt Türel (70) için, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde, hayat arkadaşı Tilbe Saran, kızı Elif Türel, eski eşi Nükhet Turhan Türel, ağabeyi Metin Türel, yakınları ve sanatçı dostlarının katılımıyla uğurlama töreni düzenlendi.
Uğurlama töreninde Cüneyt Türel'in cenazesinin bulunduğu Türk bayrağına sarılı tabut, alkışlar eşliğinde sahneye yerleştirildi. Tilbe Saran, Türel'in cenazesinin bulunduğu tabutun üzerine sarı güller bıraktı. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından, öğrencisi Yeşim Koçak, Türel'in “hiç sönmeyecek mumunu” gözyaşları içinde sahneye getirdi. Törende daha sonra Türel'in özgeçmişi okundu.
İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin burada yaptığı konuşmada, “Cüneyt Türel, bilge ve yalın yanıyla, önemli bir tiyatro insanıydı. Oyunculuğu ve sesiyle sahnelerimizi, sinemayı ve televizyonu anlamlı ve değerli kılan ünlü bir ustamızdı. Şehir Tiyatroları'ndaki yeri unutulmaz. Yeni yolu ışıkla ve alkışla dolsun” diye konuştu.
Cüneyt Türel'in kızı Elif Türel de ailesi adına yaptığı konuşmada, babasıyla doğum gününün aynı olduğunu dile getirerek, “Ben ona 42'nci yaş hediyesiymişim. Aslında o bana bir hediyeydi. Babam kadar iyi Türkçe konuşan birinin kızı olarak, iki kelimeyi bir araya getiremeyeceğim ama o kadar çok şey söylemek istiyorum ki. Babamı benim kelimelerimden dinleyin istiyorum. Ama kelimeler şu an bana ihanet ediyor. Onlar da benim gibi yetim kaldılar” diye konuştu.
Babasının son konuşmasında “Uzun bir yolculuğa çıkıyorum” dediğini anlatan Elif Türel, “Onu benimle birlikte bu sahneden yolcu ettiğiniz için teşekkür ederim” dedi.
Tilbe Saran da, Cüneyt Türel ile ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirerek, “Çehov'un mektuplarından taşan aşk gibi bizimki de tiyatro ipliğiyle örülüydü. Bana güzel anılar bıraktın ama yüreğim şimdi ıssız kaldı. Şimdi sana
ebediyete götürmen için son çalıştığımız oyunun metnini bırakıyorum” dedi.
Saran, daha sonra oyunun metnini Cüneyt Türel'in tabutunun üzerine bıraktı.
“Hoşçakal güzel oğlum”
Tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter de, Cüneyt Türel'in hayatını kaybettiğini ancak yüreklerde, zihinlerde ve anılarda yaşayacağını ifade etti. “Cüneyt, tanıdığım en beyefendi tiyatroculardan biriydi. Kendine özgü, çok zarif bir insandı. İnsan üzülüyor, inanamıyor. Göz göre göre öldüğüne inanamıyor. Ama tabi Cüneyt tiyatro için, onu sevenler için ölmedi. Aramızda yaşıyor, yaşayacak” diye konuşan Kenter, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tek gerçek ölüm ve ben o gerçeğe inanamıyorum, inanmak istemiyorum herhalde. Düşünüyorum; Tilbe'm ne yapacak? Tabii ki tiyatrosu, Cüneyt ile olan anıları, oyunculuğu ve temelde sanat, her zaman olduğu gibi onu hep ayakta, dimdik, aşkla yaşatacak. Cüneyt'e buradan sesleniyorum; onun şimdi aklı Tilbe'de kalmıştır. Merak etme diyorum. Senden önce biz sahiptik ona, yine sahip çıkacağız. Senin yerini hiç bir zaman dolduramayacağız ama Tilbe'ye hepimiz sahip çıkacağız. Onu bağrımıza basacağız. Tilbe'n bize emanettir. Güzel oğlum, senin için söylenecek olan en güzel şeyleri söyledi dostların, arkadaşların. Ben seni hasretle anacağım, şu an sana sarılıyorum, sımsıkı kucaklıyorum. Hoşçakal güzel oğlum, yakında buluşmak üzere.”
Dekoratör Yönetmen Metin Deniz de, 51 yıllık dost olduklarını anlatarak, dostluklarının sadece tiyatroyla kalmadığını ancak gergin ve tatlı günlerin sebebinin hep tiyatro olduğunu ifade etti.
Son günlerde İstanbul Şehir Tiyatroları'na yapılan saldırılardan Cüneyt Türel'in haberinin olmamasının çok iyi olduğunu belirten Deniz, “Yoksa yatağında kalır gitmezdi. O hırsıyla kalırdı. Son konuşmamızda sahneleyeceği oyundan söz etti. Provalara yatağından kalkıp geliyordu. Yatağından kalkıp gelen adam gibi değildi. Canavar kesiliyordu sahnede. Her şey çok iyi gidiyordu ama yetişemedi” dedi.
Oyun ve senaryo yazarı, yönetmen Başar Sabuncu da, dostluklarının 52. yılında Cüneyt Türel ile bir kez daha aynı sahnede olduklarını dile getirerek, “Sen bizi terk etmiyorsun. Ülkemizde yurduna ve tiyatrona reva görülen baskılara daha fazla dayanamayarak, güzel atına atladığın gibi çirkin dünyamızdan çok uzaklara gittin. Ama sarışın yakışıklılığının, duyarlı sesinin titreşimlerini hep omuz başımızda hissediyoruz” şeklinde duygularını dile getirdi.
Sanatçı Gülriz Sururi de, “1 Mayıs'ta bırakıp gittin bizi. Neden o günü seçtin bilinmez. Seçkin bir aydın, sorumlu bir vatandaş ve çok değerli bir tiyatrocu olmayı başardın. Şehir Tiyatroları'nda büyük emeğin var. Dostluğumuz ilk günden başlayarak devam etti” diye konuştu.
Şiirle veda
Oyun yazarı, şair ve eleştirmen Turan Oflazoğlu da, Türel için kaleme aldığı “Billur sesli dereler gibi hep denize aktın/Aynı dünyayı paylaştık ama sen erken bıraktın/Seni sevenler bilmek istiyorlar Cüneyt söyle/Sönmez ateşi
acaba hangi dorukta yaktın” dizelerini okudu.
Konuşmaların ardından ailesi, yakınları, Mustafa Alabora, Gülriz Sururi, Bekir Aksoy, Bennu Yıldırımlar, Tülin Oral, Melis Birkan, Güler Ökten, Hazım Körmükçü'nün de aralarında bulunduğu tiyatro ve sinema dünyasından çok sayıda seveni Türel ile vedalaştı.
Daha sonra Cüneyt Türel'in cenazesi, Teşvikiye Camisi'ne getirildi. Türel'in cenazesinin bulunduğu Türk bayrağına sarılı tabutunun üzerine, sarı-siyah renklerde kurdele bağlandığı görüldü. Teşvikiye Camisi'ndeki cenaze töreni öncesinde Türel'in kızı Elif Türel ile hayat arkadaşı, oyuncu Tilbe Saran taziyeleri kabul etti.
Türel'in cenazesi, öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından omuzlara alınarak, alkışlar eşliğinde cenaze arabasına taşındı. Türel, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Haber: cnnturk.com
Video: Gökhan Tan
Cüneyt Türel
İstanbul'da 1942 yılında dünyaya gelen Türel, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun oldu. Tiyatroya Yeşil Sahne ve Gençlik Tiyatrosu'nda başlayan Türel, aynı dönemde İstanbul Üniversitesi Türk Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu'na katıldı. Türel, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 1962 yılında Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu'nda profesyonel oldu. Türel, daha sonra Lale Oraloğlu Tiyatrosu'nda çalıştı. Cüneyt Türel, 1965 yılında “Cimri” oyunu ile 30 yıl boyunca çalışacağı Şehir Tiyatroları'na geçti. 1995 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları'ndan ayrılan ve Tiyatro İstanbul bünyesinde bir sezon “Sanat” adlı oyunu oynayan Türel, 1975 yılında Ajda Pekkan'ın “Palavra palavra” şarkısına düet yaptı. 1995 yılında Işıl Kasapoğlu ve Tilbe Saran ile birlikte Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'nu kuran Türel, 2007 yılına kadar bu tiyatronun tüm oyunlarında oynadı. Türel, 1979 yılından bu yana çeşitli sinema, televizyon ve seslendirme çalışmaları da yaptı.