Talana nazır Datça ve Bozburun




“Palamutbükü, Mesudiye gibi Datça’nın en ‘mutena’ koyları turizm tesis alanları olarak tanımlandı. Daha önce de tanımlanmıştı. Ama şimdi ‘otel turizmi’ getirilerek yapılaşma verilecek.” 
 
Bu sözler Datça Mimarlar Odası’ndan Necati Sağır’a ait. Sağır, “Cennete talan planı” başlıklı yazısında Datça ve Bozburun yarımadalarında uygulanmak istenen “Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyonu Plan Hükümleri”ne dikkat çeken gazeteci Çiğdem Toker’in sorularını yanıtlıyor. Sağır’a göre yukarıdaki sözlerin anlamı ise şu:

“Bugüne kadar pansiyonculuk ve en çok butik otele verilen izin, büyük parseller için büyük otelleri kapsayacak biçimde geçerli olacak. Yerli halk, kendi yerinden fiilen kovulmuş olacak. Ekmeğinden edilecek. O sahillere herkes elini kolunu sallayarak özgürce giremeyecek. Herkesin sahilleri, 'paket tur' satın alanların paralı sahiline dönüşecek.”

Datça'nın üzerine titreyenler..

Geçen yaz tatilimi Mesudiye’de geçirdim. Yani haberde geçen “mutena” Datça koylarından birinde. Ege ve Akdeniz kıyı şeridimizin neredeyse tümünü gören bir olarak Datça eşsiz bir yer olduğunu söyleyebilirim.  Bu “eşsizlik” ifadem alelade değil üstelik. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) “acil olarak korunması gerekenler” listesine 1999’da aldığı Avrupa Ormanlarının 100 sıcak noktasından biri Datça ve Bozburun yarımadaları.  Bu nedenle, değil otel turizmi imarına açmak, üzerine titremek gerekiyor.

Datça’nın üzerine titreyenler var. Mesudiyeli turizmci Ogün Selvili bunlardan biri. Selvili, bölgede gözü olan işletmelere karşı önemli bir kozlarının olduğunu söylüyor:

“Mesudiye’de kıyı hattı köylüye ait. Bu nedenle biz topraklarımızı satmadığımız sürece büyük hotel işletmeleri bizden alamazlar”. Yerlinin örgütlendiğini de dile getiriyor Selvili: “Buranın yerel halkı büyük işletmeleri istemiyor, buranın yok olmasını istemiyor, büyük hotel işletmeleri buraya girerse Mesudiye bakir kimliğini kaybeder.”

Datça Bozburun yarımadaları neden özel? 

Datça,  Ogün Selvili’nin de dediği gibi Türkiye’deki tüm beşeri faktörlere rağmen bakir kalabilmiş bir yarımada. Peki, Datça ve güneyinde yer alan Bozburun yarımadalarını özel kılan ne? Üzerine şiirler yazılan Knidos Antik Kenti’ni ve kıvrıla kıvrıla uzanan, seyrine doyum olmaz orman yollarını bir yana bırakacak olursak endemik ve nadir canlı türleri.

Bu iki yarımada, Türkiye’nin nadir 160 bitkisine ev sahipliği yapıyor. 30’dan fazla endemik tür ise sadece ve sadece bu bölgede yaşıyor. Ayrıca geniş bir alanda kızılçam, Anadolu servi, Anadolu sığla ormanları bulunuyor. Dünyada sadece Türkiye ve Rodos Adası’nda varlığı tespit edilen Datça hurmasının en geniş yayılım alanı bulabildiği yer yine bu bölge.

Datça ve Bozburun yarımadaları aynı zamanda Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları (ÖKA) listesinde de yer alıyor. Karakulaklı kuyrukkakan, kızıl kirazkuşu, karaboğazlı ötleğen, küçük sıvacıkuşu, zeytin mukallidi, bıyıklı ötleğen, maskeli örümcekkuşu gibi birçok kuş türünün önemli popülasyonları Datça’da barınıyor. Her iki yarımadanın çevresinde deniz kuşlarının üremesi için hayatî önem taşıyan adacıklar bulunuyor.

Yarımada kıyıları ise Akdeniz’deki en önemli fok habitatları arasında yer alıyor. Nesli tükenme tehlikesi altında bulunan Akdeniz fokları için Datça Bozburun kumsalları -özellikle 2 kilometre boyunca uzanan en geniş kumsal olması nedeniyle Gebekum- başat öneme sahip. Sayıları gittikçe azalan yaban keçisi, yaban kedisi, saz kedisi, bozayı, porsuk ve tilki popülasyonu için önemli yaşam alanları arasında.

Sürüngen ve amfibiler için de önemli bir yaşam alanı Datça Bozburun yarımadaları. Gece kurbağası, ağaç kurbağası, siğilli kurbağa, ova kurbağası, adi tosbağa, ince parmaklı keler, kör kertenkele, kör yılan, kara yılan, su yılanı, çuburbaşlı yılan gibi bir çok türün önemli popülasyonları bulunuyor.

“Çevre” bakanlığı!

Görünen o ki Datça ve Bozburun yarımadalarının 1999’da WWF tarafından acil olarak korunması gereken Avrupa Ormanları arasına alınması Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı çok ilgilendirmiyor.  Kaçak ve plansız yapılaşma, yoğun tekne ve yat trafiği gibi birçok beşeri etken Datça Bozburun yarımadalarını tehdit ediyor.

Fakat hiçbir tehdit Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir çevre planı revizyonu ile neden olabiliceği tahribatı verebilecek düzeyde değil ne yazık ki.

Çiğdem Toker’in yazısında belirttiğine göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “revize plan” için tanıdığı “askı” yani itiraz süresi 1 Mayıs’ta doldu. Bu sürede Datça İnşaat Mühendisleri Odası, Datça Mimarlar Odası; Mesudiye Muhtarlığı’nın yanı sıra, yerli halktan da 400’e yakın kişi itirazda bulundu.  Sonucu bekliyorlar.