Taraf’ın sansür olmayan sansürü




Semih Saka

Medyakronik’te Taraf sansür yapıyor gibi bir yazı görünce, açıkçası çok şaşırdım. Sonradan anlaşıldı tabii durum. Taraf, başına iş almamak için Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) ile karşılıklı olarak anlaşıp ilanın üstündeki imaj değiştirilmiş.

MedyaKronik’teki biraz aceleye getirilmiş bir yazı gibime gelmişti zaten ilk okuduğumda. Taraf’ın açıklaması gecikmeden geldi, ben de huzura erdim. Açıkçası okuduğumda ben yakıştıramadım Medyakronik’in böyle bir “haber”i nasıl yayımlamış olduğuna… Neyse, açıklama yayınlanıp olay düzeltildiğine göre sorun yok.

Sorun yok, sorun yok diyorum ama, BirGün’ün bir sorunu var sanıyorum. Uzunca bir zamandır takip ettiğim bir gazete BirGün. Son zamanlarda “ulusalcı” çizgiye mi kaydı desem, durduğu yeri mi şaşırdı desem bilemiyorum ama bir gariplik var kendilerinde. Hatırlanacağı gibi, daha önce de Taraf’ı “islami kesime yakınlığıyla bilinen” gibi ufak bir çevirmeyle “islamcı” olarak yaftalamışlardı.

BirGün’ün sicili pek de temiz değil. Yine, hatırlanacağı gibi 28 Mayıs 2008’de “Şeyh Sanatçılar Çankaya’da” başlığıyla “Cumhurbaşkanı Gül, bu defa da müzisyenleri Çankaya’da öğle yemeğine davet etti. Ancak her nedense davetlilerin 6’sından dördü bir tür tarikatçıydı. Mazhar Alanson’un Cerrahi, Ahmet Özhan’ın Nakşibendi olduğu epeydir biliniyor. Sertab Erener ise Uzakdoğu sektleri ilgili reyiki dersi veriyor. Gül’ün öğle yemeğindeki bir diğer konuğu ise yarın Fetih törenlerinde sahneye çıkacak olan Türk-İslam sentezci Zara. Bilindiği gibi Erbakan da 28 Şubat öncesinde tarikat şeyhleri Fethullah Gülen, Esat Coşan, Kemal Kaçar ve Nazım Kıbrisi’yi Başbakanlık konutu’na iftar yemeğine davet etmişti” şeklinde bir “haber” yayımlamışlardı.

Herhalde etiketlemedeki başarılarını uzun zamandır yaptıkları antrenmanlara borçlular. “Reyiki” dedikleri “Reiki” olmaya sakın?

Neyse, buralara takılmamıza gerek yok. Taraf’la bir anlaşmazlıkları var ilk günden beri. Medyakronik’te bu haberi gördüklerinde hemen üstüne atlayıp manşet yapmışlar gazeteye. İşte böyle köşesinden kenarından sürekli olarak Taraf’a giydirmeye çalışan BirGün, Medyakronik’te yayımlanan Mustafa Kuleli yazısını görünce herhalde ellerini böyle sinsi sinsi ovuşturmuştur. Ortada bir haber yok, haber denen şeyin kanıtı yok, bir tarafın konuşması gereken yetkilisi -bir şekilde- bulunamamış… Önsezi ile yapılan habercilik işte herhalde bu kadar oluyor. İşin içine hırs girdiğinde “etik” diye bir şey kalmıyor.

Son olarak gelelim Medyakronik’e, MedyaKronik benim için bir okul hakikaten. Sanırım dün “nasıl haber yapılmaz”ı çok sevdiğim MedyaKronik sayfalarından öğrendim.

BirGün’ün de MedyaKronik’ten benim kadar ders aldığını umardım ama artık o kadar da iyimser biri değilim.