Simge Sunguroğlu
ssunguroglu@medyakronik.com
Emekli Büyükelçi Volkan Vural, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yolunda son 3 yıldır gelişme kaydedemediğini belirterek, Adalet ve Kalkınma Partisi aleyhine açılan davanın da üyelik sürecini 2020’ye dek uzatacağını söyledi. Bilgi Üniversitesi öğretim görevlilerinden Solu Özel de kapatma kararı çıkması halinde AB’nin tepkisinin Türkiye ile ilişkisini bitireceğini söyledi. 9 Mayıs Avrupa Günü nedeniyle İstanbul Bilgi Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü ve Türkiye Avrupa Vakfı işbirliği düzenlenen, “İnişli çıkışlı AB: Türkiye-AB ilişkilerinde gelinen nokta” başlıklı panel Santralistanbul’da yapıldı. Türkiye’nin AB sürecinin tartışıldığı panele Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bertil Emrah Oder, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim görevlisi Soli Özel, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Eski AİHM Yargıcı ve Büyükelçi Dr. Rıza Türmen ve Emekli Büyükelçi Volkan Vural konuşmacı olarak katıldı. Yapılan değerlendirmelerde AKP’ye yönelik kapatma davası, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlanması ve kadının insan hakları alanındaki geri kalmışlığın halen devam ettiği belirtilerek Türkiye’nin AB hedefinden uzaklaştığı vurgulandı.
AB takvimi 2020’ye uzar
“Türkiye AB konusunda 2005’ten bu yana patinaj yapıyor” diyen emekli büyükelçi Volkan Vural, “Çünkü son 3 yıldır çalışmalar gevşedi ya da ciddi çalışmalar ertelendi. Şimdi yeniden hızlanma dönemine girsek de AKP’ye yönelik kapatma davası ve bu davadan çıkacak bir kapatma kararı AB girişinde yeni bir engel olacak. Dolayısıyla Türkiye’nin AB takvimi 2020’ye kadar uzayabilir. Önümüzdeki döneme karamsar bakıyorum, ama sonunda Türkiye AB’ye üye olacak. Sanılanın aksine Türkiye AB’ye kaldırılamayacak bir yük değil, katkı sağlayacak” dedi. Soli Özel ise, kapatılma kararı verilmesi durumunda AB’nin vereceği tepkinin müzakereleri askıya almakla sınırlı kalmayacağın belirterek, “Bu durum Türkiye ve AB arasındaki ilişkiyi bitirir” dedi.
İfade özgürlüğü ve kadın hakları hala sorun
Kadın hakkının öncelikli sorunlardan birisi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bertil Emrah Oder ise, “AB kadın-erkek eşitliği konusu karar alma sürecinde mutlaka eşitlik komisyonu filtresinden geçmekte. Türkiye bu konuyu göz ardı edemez. 2007 ilerleme raporunda da kadının insan hakları konusunda halen çok geride olduğumuz tespiti yapılsa da geçmiş raporlara kıyasla bu konu detaylı ele alınmamıştır” diye konuştu.
İki Avrupa olduğunu belirterek, “Türkiye Avrupa içerisindeydi, nasıl oldu da dışında duruyor?’’ sorusunu soran eski AİHM Yargıcı ve Büyükelçi Rıza Türmen, “Türkiye 1950 sonrası Avrupa Konseyi’nin içinde iken şu an Avrupa devleti olarak sayılmıyor. Çünkü ılımlı İslam anlayışı Türkiye’yi AB’den uzaklaştırarak ötekileşme kavramını doğuruyor” dedi.
Bilgi Üniversitesi Hukuku Fakültesi Dekanı Turgut Tarhanlı da AB sürecinde esas problemin siyaset, devlet ve toplum ilişkisi olduğunu belirterek, “AB ile ilişkilerin yoğunlaştırılması gerekiyor. Şiddet içermeyen düşünce özgürlüğü kavramı dünyada kabul görmesine karşın Türkiye’de uygulama böyle değil. Zaten olmadığını da son yaşanan 1 Mayıs olaylarında gördük. AB düzenlemeleri sadece yasama sonrasında kalan hukuki düzenlemeler midir, yoksa hukuku takip eden uygulama mekanizmasının kurulması mıdır? Bunun sorgulanması gerekir” diye konuştu.