Özlem Özbaş
oozbas@medyakronik.com
Wong Kar Wai, İngilizce olarak çektiği ilk bu filmiyle izleyicilerini, gitmek – dönmek arasındaki mesafede illa ki “kırmızı” bir gezintiye çıkarıyor. Benim Aşk Pastam, yönetmenin -kendi deyimiyle- fiziksel mesafesi küçük olmasına rağmen duygusal mesafesi millerce olan kişilere ve o mesafelere farklı açılardan bakışı.
Kimsenin yemek istemediği, günün sonunda çöpe giden yabanmersinli pastaya talip Elizabeth (Norah Jones), kalp kırıklığını önce Jeremy’nin (Jude Law) kafesinde, sonra da kilometrelerce ötede unutmaya çalışıyor. Başrollerini Rachel Weisz ve Natalie Portman’ın paylaştığı “başka hayatlar”ın da eşliğinde… Wong Kar Wai dokunuşlu bütün filmler gibi bu filmde de senaryodan bahsetmek, filmi kelimelerle anlatmak kâfi olmuyor. İçsel yolculuğunu tamamlamak için birçokları / birçoğumuz gibi yaşadığı yerden kilometrelerce uzaklaşan ve 300 günün sonunda hem aşkı hem de yabanmersinli pastasını bıraktığı yerde “rezerveli” bulan Elizabeth’in şiiri bu. Tüm Kar Wai filmleri gibi görsellikleriyle, müzikleriyle hayran bırakan, metaforlarıyla sabit, bol kırmızılı, mavili, yeşilli… Üstelik fazlasıyla lezzetli, yendikten sonra dudakta misafir kalan kremasıyla…
Melankolik aşkların kırmızı yönetmeni
1958 Şanghay doğumlu Wong Kar Wai, beş yaşındayken ailesiyle birlikte geldiği Hong Kong’ta grafik tasarımı eğitimi aldıktan sonra televizyonda yapım asistanlığı, dizi senaristliği yaptı. 1989’da Cannes Film Festivali eleştirmenler haftasında gösterilen “As Tears Go By” filmi ile dikkatleri üzerine çekti. Hong Kong Film Festivali’nde en iyi film ve en iyi yönetmen ödülleri dahil toplam beş ödül aldı. Serüveni, 1990 yapımı “Days Of Being Wild” ile devam etti. “Ashes Of Time” ile tamamen farklı bir konuyu, farklı bir bakışla sundu. 1994 yapımı “Chungking Express”, kült film mertebesine yükselmekte gecikmedi. “Happy Together” filmi, 1997’de Wong Kar Wai’ye Cannes’da En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandırdı. Yönetmen, 2000 yapımı “In The Mood For Love” ile bir anlamda zirveye çıktı. Aşkın rastlantısal doğası ve yitirilmiş zaman kavramlarını kendi elleriyle yoğurduğu “2046” ise yönetmenin en pahalı ve çekimleri en uzun süren filmi oldu. Eleştirmenler tarafından yaşayan en önemli yönetmenler arasında gösterilen Kar Wai’nin “İngilizce olarak kaleme aldığı” ilk filmi “My Blueberry Nights” da bize tüm bildiklerimizi unutturma niyetinde. Anahtarları olsa da açılmayan kapılar üzerine ve yine Kar Wai’nin mürekkebinden…